top of page
PetShopTR

Kredi Kartına Taksit    800₺ Üzeri Ücretsiz Kargo 

Alışveriş Yapmak İçin Üyelik Zorunlu Değildir

Arama

Boş arama ile 60 sonuç bulundu

  • Köpeklerde Tüy Dökülmesini Azaltmanın Etkili Yolları

    Köpeklerde Tüy Dökülmesini Azaltmanın Etkili Yolları   Tüy dökülmesi, köpek sahiplerinin en yaygın karşılaştığı problemlerden biridir. Her ne kadar tüy dökülmesi doğal bir süreç olsa da, bazı dönemlerde aşırıya kaçabilir ve hem köpeğin sağlığı hem de evin temizliği açısından sorun yaratabilir. Neyse ki, düzenli bakım ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile bu durumu büyük ölçüde kontrol altına almak mümkündür.   1. Dengeli ve Kaliteli Beslenme   Tüy sağlığı doğrudan köpeğin beslenme düzeniyle ilgilidir. Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri bakımından zengin bir diyet, tüylerin daha parlak, sağlıklı ve dayanıklı olmasını sağlar. Balık yağı, keten tohumu yağı ve kaliteli protein kaynakları, köpeğinizin derisini ve tüy yapısını destekler. Ayrıca çinko, biotin ve E vitamini gibi takviyeler de faydalı olabilir.   2. Düzenli Tarama ve Fırçalama   Köpeğinizin tüylerini düzenli olarak fırçalamak, hem ölü tüylerin toplanmasını sağlar hem de ciltteki doğal yağların yayılmasına yardımcı olur. Bu sayede tüyler daha güçlü hale gelir ve dökülme azalır. Fırçalama sıklığı köpeğin cinsine, tüy yapısına ve mevsime göre değişiklik gösterebilir. Uzun tüylü köpekler için her gün, kısa tüylüler için haftada birkaç kez fırçalama önerilir.   3. Mevsimsel Dökülmelere Dikkat   İlkbahar ve sonbahar, köpeklerde tüy değişim dönemidir. Bu dönemlerde dökülmeler artabilir. Bu geçici bir durumdur; ancak bu dönemlerde tarama sıklığını artırmak, evdeki tüy miktarını kontrol altına almak açısından faydalı olacaktır.   4. Düzenli Banyo ve Uygun Şampuan Kullanımı   Köpeğinizin cildine uygun, doğal içerikli bir şampuanla düzenli banyo yaptırmak, deri sağlığını destekler ve dökülmeleri azaltabilir. Ancak aşırı yıkama cildin kurumasına neden olabilir. Veterinerinizin önerdiği sıklıkta yıkama yapmalısınız.   5. Stresi Azaltmak   Köpeklerde stres, tüy dökülmesini artırabilir. Rutin değişiklikleri, yalnız kalma süresi, yüksek sesler gibi etkenler köpeğinizin stres düzeyini yükseltebilir. Düzenli egzersiz, sevgi dolu bir ortam ve zihinsel uyarım, köpeğinizin genel refahını artırarak stres kaynaklı dökülmeleri önleyebilir.   6. Parazit Kontrolü   Bit, pire ve keneler, ciltte tahrişe yol açarak tüy dökülmesine neden olabilir. Düzenli parazit önleyici uygulamalar, köpeğinizin cilt sağlığını korur ve dökülme riskini azaltır.   7. Veteriner Kontrolü   Aşırı tüy dökülmesi bazen altta yatan bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Hormonal dengesizlikler, alerjiler, mantar enfeksiyonları ya da tiroid bozuklukları gibi durumlar tüy kaybına neden olabilir. Bu nedenle dökülme miktarında ciddi bir artış fark ettiğinizde mutlaka veteriner hekime başvurmalısınız.   ⸻   Sonuç   Köpeklerde tüy dökülmesini tamamen durdurmak mümkün olmasa da, yukarıdaki yöntemlerle kontrol altına almak ve azaltmak mümkündür. Sağlıklı beslenen, düzenli bakım gören ve sevgi dolu bir ortamda yaşayan köpeklerin tüyleri daha az dökülür ve daha sağlıklı görünür.

  • Kedilerde Tüy Dökülmesini Azaltmanın Etkili Yolları

    Kedilerde Tüy Dökülmesini Azaltmanın Etkili Yolları Tüy Sorununa Karşı Sağlıklı ve Parlak Çözümler Kedilerde tüy dökülmesi, birçok kedi sahibinin karşılaştığı doğal ama zaman zaman can sıkıcı bir durumdur. Dökülen tüyler evin her köşesine yayılabilir, alerjilere neden olabilir ve kedinin sağlığında sorunlara işaret edebilir. Ancak doğru bakım yöntemleriyle bu dökülme büyük ölçüde azaltılabilir. 1. Dengeli ve Kaliteli Beslenme Tüy sağlığının temeli beslenmedir. Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri, kaliteli proteinler ve çinko gibi mineraller içeren bir mama, kedinizin deri sağlığını korur ve tüy dökülmesini azaltır. Veterinerinizin önerdiği, yaşına ve ihtiyaçlarına uygun bir beslenme programı uygulayın. 2. Düzenli Tarama ve Fırçalama Her ne kadar kediler kendi tüylerini yalayarak temizlese de, fırçalama bu süreci destekler. Özellikle uzun tüylü kedilerde fırçalama tüy topaklarını önler, ölü tüyleri uzaklaştırır ve yeni tüylerin sağlıklı çıkmasına yardımcı olur. • Kısa tüylüler: haftada 1–2 kez • Uzun tüylüler: her gün fırçalanmalıdır. 3. Mevsimsel Dökülme Dönemlerine Dikkat İlkbahar ve sonbahar aylarında kediler tüy değiştirir. Bu dönemlerde dökülme artabilir. Fırçalama sıklığını artırarak hem evdeki tüy miktarını azaltabilir hem de kedinizin sindirim yoluyla tüy yutmasını engelleyebilirsiniz. 4. Stres Faktörlerini Azaltın Kediler strese çok duyarlıdır ve bu durum tüy dökülmesini tetikleyebilir. Ortam değişikliği, yalnızlık, yüksek ses gibi faktörler kedinizin huzurunu bozabilir. Oyuncaklar, ilgi ve güvenli bir yaşam alanı ile stres düzeyini azaltabilirsiniz. 5. Düzenli Banyo (Gerektiğinde) Kediler genellikle kendi temizliklerini sağlar, ancak bazı durumlarda (çok kirlenme, dermatolojik sorunlar) veteriner önerisiyle yıkanmaları gerekebilir. İnsan şampuanı değil, kediler için özel formüle edilmiş şampuanlar kullanılmalıdır. 6. Parazit Kontrolü Pire, kene ve diğer parazitler ciltte kaşıntıya ve tahrişe neden olarak tüy dökülmesini artırabilir. Veterinerinizin önerdiği parazit önleyici damlaları düzenli olarak uygulayarak bu sorunu önleyebilirsiniz. 7. Veteriner Kontrollerini İhmal Etmeyin Aşırı tüy dökülmesi; mantar enfeksiyonları, alerjiler, hormonal dengesizlikler veya tiroid sorunları gibi ciddi rahatsızlıkların belirtisi olabilir. Bu yüzden düzenli veteriner kontrolü büyük önem taşır. ⸻ Sonuç: Tüy dökülmesi her kedide doğal bir süreçtir; ancak dengeli beslenme, düzenli bakım ve sağlıklı bir çevre ile bu süreci minimuma indirmek mümkündür. Unutmayın, tüy sağlığı genel sağlıkla doğrudan ilişkilidir!

  • Kedi Mamalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Kedi Mamalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler Kedi mamaları, evcil kedilerin beslenmesi için önemli bir kaynaktır. Kedinizin sağlığını korumak ve iyi bir beslenme sağlamak için kedi mamalarını doğru bir şekilde seçip kullanmanız önemlidir. İşte kedi mamalarında dikkat etmeniz gereken bazı önemli faktörler: Yaş ve Fiziksel Durum: Kedinizin yaşına, fiziksel durumuna ve sağlık durumuna uygun bir mama seçmelisiniz. Yavru kediler, yetişkin kedilere göre farklı beslenme ihtiyaçlarına sahiptir. Ayrıca, kilo yönetimi veya sağlık sorunları olan kediler için özel mamalar da bulunmaktadır. Protein İçeriği: Kediler etobur hayvanlardır ve yüksek kaliteli proteinlere ihtiyaç duyarlar. Kedinizin mamasının içeriğinde hayvansal protein kaynakları bulunmalıdır. Örneğin, tavuk, somon, hindi gibi. Yağ İçeriği: Kediler için sağlıklı yağlar da önemlidir. Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, kedinin deri ve tüy sağlığını destekler. Balık yağı gibi yağ kaynakları bu ihtiyacı karşılayabilir. Karbonhidrat İçeriği: Kedilerin doğal diyetlerinde karbonhidrat oranı düşüktür. Ancak, mamalarda bazı karbonhidratlar bulunabilir. Bu miktarın kontrol altında tutulması önemlidir. Tahıl içeren mamalardan kaçınılabilir veya azaltılabilir. Vitamin ve Mineral İçeriği: Kedinizin ihtiyaç duyduğu vitamin ve minerallerin mamada dengeli bir şekilde bulunması gerekir. Özellikle A, D, E, K vitaminleri ile taurin, demir, kalsiyum gibi mineraller önemlidir. Katkı Maddeleri: Mama içeriğindeki katkı maddeleri, koruyucular ve renklendiriciler gibi maddelerin minimum seviyede olması tercih edilir. Doğal içeriklere odaklanan mamalar tercih edilebilir. Su İhtiyacı: Kedi mamalarını seçerken, kedilerin susuzluk hissiyatları düşük olduğu için su içmekte bazen isteksiz olabilecekleri unutulmamalıdır. Islak mamalar veya su içeriği yüksek mamalar bu noktada destek olabilir. Veteriner Kontrolü: Kedinizin sağlık durumu hakkında endişeleriniz veya özel ihtiyaçları varsa, veteriner hekiminizle iletişim kurarak onun önerilerini almalısınız. Veteriner hekim, kedinizin sağlık durumunu ve beslenme ihtiyaçlarını en iyi değerlendirecek kişidir. Mamayı değiştirmeye karar verirken, bu değişiklikleri yavaşça yapmalısınız. Aniden mama değiştirmek, kedinizin sindirim sistemini rahatsız edebilir. İlk birkaç gün boyunca eski ve yeni mamayı karıştırarak alışma sürecini kolaylaştırabilirsiniz.

  • Etli ve Tavuklu Köpek Mamaları

    Etli ve Tavuklu Köpek Mamaları Köpek mamaları genellikle köpeklerin beslenme ihtiyaçlarını karşılamak üzere formüle edilmiş özel ürünlerdir. Etli ve tavuklu köpek mamaları, köpeklerin protein ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla üretilen mamalardır. İşte bu konuda bilmeniz gereken bazı temel bilgiler: Protein Kaynağı: Etli köpek mamaları genellikle sığır eti, kuzu eti, hindi eti, tavuk eti gibi hayvansal protein kaynakları içerir. Bu, köpeklerin ihtiyaç duyduğu temel besin maddelerinden biri olan proteinin sağlanmasına yardımcı olur. Tavuklu Köpek Mamaları: Tavuklu köpek mamaları, genellikle tavuk eti ve yan ürünlerini içerir. Bu mamalar, köpeklerin sindirim sistemi tarafından kolayca işlenen ve iyi bir protein kaynağı olan tavuk etini içerir. Besin Değerleri: Etli ve tavuklu köpek mamaları genellikle köpeklerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak üzere dengelenmiş bir besin profiline sahiptir. Bunlar genellikle protein, yağ, vitaminler ve mineraller içerir. Mamada Bulunan Diğer İçerikler: Bu tür mamalar genellikle köpeklerin sağlığını destekleyen diğer bileşenleri de içerebilir, örneğin omega-3 yağ asitleri, glukozamin ve kondroitin gibi eklem sağlığını destekleyen maddeler. Alışkanlıklar ve Hassasiyetler: Her köpek farklıdır, bazı köpekler bazı protein kaynaklarına daha iyi tepki verebilirken, diğerleri hassas olabilir. Köpeğinizin alerji veya hassasiyet durumları varsa, veterinerinizle görüşerek uygun bir mamayı seçmek önemlidir. Veteriner Tavsiyesi: Köpek mamaları seçerken, köpeğinizin yaşına, boyuna, kilosuna ve sağlık durumuna uygun bir mamayı tercih etmek önemlidir. Veterinerinizin önerilerini dikkate almak, köpeğinizin ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verecek bir mamayı seçmenize yardımcı olabilir. Kuru ve Islak Köpek Mamaları: Köpek mamaları genellikle kuru (kroket) veya ıslak (konserve) formda bulunur. Her ikisi de köpeğinizi beslemek için kullanılabilir, ancak bazı köpek sahipleri köpeklerine hem kuru hem de ıslak mamaları karıştırarak çeşitlilik sağlamayı tercih eder. Et ve Protein İçeriği: İyi bir et içeriğine sahip mamalar, köpeğinizin vücut yapısını destekleyebilir. Et içeriği genellikle mamanın etiketinde belirtilir ve birinci içerik olarak gelmesi arzu edilen bir durumdur. Katkı Maddeleri ve Koruyucular: Bazı köpek mamalarında katkı maddeleri ve koruyucular bulunabilir. Bu maddelerin miktarı ve türü markalara göre değişiklik gösterir. Bazı köpek sahipleri doğal içeriklere sahip mamaları tercih eder, bu nedenle mamaların içerik etiketini dikkatlice okumak önemlidir. Yağ İçeriği: Yağlar, köpeğinizin enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir rol oynar. Ancak, aşırı yağ içeren mamalar obeziteye yol açabilir. Köpeğinizin yaşına ve aktivite seviyesine uygun bir yağ içeriği seçmek önemlidir. Yaş Grubuna Göre Seçim: Yavru, yetişkin ve yaşlı köpeklerin beslenme ihtiyaçları farklıdır. Köpeğinizin yaşına uygun bir mama seçmek, sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olabilir. Veteriner Kontrolleri: Köpeğinizin sağlığı ve beslenme ihtiyaçları sürekli değişebilir. Veterinerinizle düzenli olarak iletişimde kalmak, köpeğinizin beslenme programını güncel tutmanıza ve potansiyel sağlık sorunlarını erken tespit etmenize yardımcı olabilir. Özetle, köpek mamaları seçerken köpeğinizin bireysel ihtiyaçlarını, sağlık durumunu ve yaşını dikkate almalısınız. Uygun bir mama seçmek, köpeğinizin sağlığını destekleyebilir ve mutlu bir yaşam sürmesine yardımcı olabilir.

  • Köpeklerin En Çok Sevdiği Mama Türleri ve Beslenme İpuçları

    Köpeklerin En Çok Sevdiği Mama Türleri ve Beslenme İpuçları Köpekler, insanlar için sadakatin simgesi olarak bilinirler ve onların sağlıklı bir yaşam sürmeleri, uygun beslenmelerine bağlıdır. Köpeklerin en çok sevdiği mama türleri ve beslenme ipuçları, onların enerjik, mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlamak için önemlidir. 1. Yüksek Kaliteli Protein İçeren Mamalar: Köpekler, doğaları gereği etobur hayvanlardır ve yüksek kaliteli proteinlere ihtiyaç duyarlar. Et bazlı mamalar, köpeklerin kas yapısını güçlendirmelerine ve enerji seviyelerini yüksek tutmalarına yardımcı olur. Tavuk, kuzu, hindi gibi hayvansal protein kaynakları içeren mamalar, köpeklerin beslenme ihtiyaçlarını karşılamak adına ideal seçeneklerdir. 2. Dengeli Karbonhidratlar: Köpeklerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için uygun miktarlarda karbonhidrat içeren mamalar da önemlidir. Bu, tahıllar, sebzeler ve baklagiller gibi kaynaklardan elde edilen karbonhidratları içerir. Ancak, dengeli bir diyetin önemli bir parçası olarak, karbonhidrat oranının protein ve yağ miktarıyla dengeli olması gereklidir. 3. Sağlıklı Yağlar: Sağlıklı yağlar, köpeklerin cildini korumak, bağışıklık sistemini desteklemek ve enerji sağlamak için önemlidir. Somon yağı, keten tohumu yağı gibi omega-3 yağ asitleri içeren mamalar, köpeklerin deri ve tüy sağlığını iyileştirebilir. Ancak, aşırıya kaçmamak önemlidir, çünkü fazla yağ alımı obeziteye neden olabilir. 4. Glukozamin ve kondroitin içeren mamalar: Bu maddeler, köpeklerin eklemlerini destekler ve eklem sağlığını iyileştirir. Özellikle büyük ırkların köpekleri için, eklem sorunlarını önlemek amacıyla glukozamin ve kondroitin içeren mamalar tercih edilebilir. 5. Doğal ve Katkısız İçerikler: Köpek mamalarının içeriği, köpeğin sağlığını doğrudan etkiler. İdeal olarak, yapay renklendiriciler, koruyucular ve dolgu maddeleri içermeyen doğal içeriklere odaklanan mamalar tercih edilmelidir. Doğal besinler, sindirim sistemini destekler ve alerjik reaksiyon riskini azaltabilir. 6. Yaşa ve Irka Uygun Beslenme: Farklı yaş gruplarındaki ve farklı ırklardaki köpekler, farklı beslenme ihtiyaçlarına sahiptir. Yavru köpeklerin büyüme döneminde ihtiyaç duydukları besinler, yetişkin köpeklerin ihtiyaçlarından farklıdır. Ayrıca, büyük ırkların köpekleri genellikle eklem sorunlarına yatkın olduğu için özel bir diyet gerektirebilir. Neticede: Köpeklerin en çok sevdiği mama türleri, onların sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlamak için dikkate alınması gereken birkaç faktöre bağlıdır. Yüksek kaliteli protein, dengeli karbonhidratlar, sağlıklı yağlar ve özel ihtiyaçlara uygun içeriklerle zenginleştirilmiş mamalar, köpeklerin enerjik, mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlayabilir. Beslenme konusunda veteriner hekiminizle düzenli olarak iletişim kurmak, köpeğinizin ihtiyaçlarına uygun bir beslenme planı oluşturmanıza yardımcı olabilir.

  • Köpek Mamaları ve Çeşitleri

    Köpekler, sadık dostlarımız olarak hayatımızı renklendiren canlılardır. Onların sağlığı, mutluluğu ve enerjisi, doğru beslenmeyle yakından ilişkilidir. Köpek mamaları, evcil dostlarımızın günlük besin ihtiyaçlarını karşılamak ve sağlıklarını sürdürmek için önemli bir rol oynamaktadır. Bu makalede, köpek mamalarının türleri, içerikleri ve köpek sağlığı üzerindeki etkileri üzerine odaklanacağız. 1. Köpek Maması Türleri Köpek mamaları genellikle kuru, yaş ve konserve olmak üzere üç ana türde gelir. Her türün avantajları ve dezavantajları vardır. Kuru mama genellikle uygun fiyatlıdır ve raf ömrü uzundur, ancak bazı köpeklerin sindirim sistemi hassas olabilir. Yaş mama, köpeklerin sıvı alımını artırabilir, ancak depolama ve bozulma konularında daha hassas olabilir. Konserve mamalar ise genellikle yüksek su içeriğine sahiptir ve köpeğin susuz kalmasını önleyebilir, ancak fiyat açısından daha pahalı olabilir. 2. İçerik ve Besin Değerleri Köpek mamalarının içeriği, köpeğinizin sağlığını doğrudan etkiler. Kaliteli köpek mamaları genellikle et, sebze, meyve ve temel besin maddelerini içerir. Protein, köpekler için temel bir besin maddesidir ve kas gelişimi ile enerji sağlar. Vitaminler ve mineraller, bağışıklık sistemini güçlendirmek, göz sağlığını desteklemek ve kemiklerin güçlenmesine yardımcı olmak için önemlidir. 3. Köpek Yaşına ve Türüne Göre Beslenme Köpek mamalarının içerikleri, köpeğin yaşına, boyutuna, cinsine ve sağlık durumuna göre değişebilir. Yavru köpekler, hızlı büyümeleri nedeniyle daha fazla protein ve enerjiye ihtiyaç duyar. Büyük ırk köpekler, eklem sağlığını destekleyen özel formüllere ihtiyaç duyabilir. Ayrıca, yaşlı köpeklerin ihtiyaçları da değişebilir ve ekstra eklem destekleri ve sindirim kolaylığı sağlayan özel mamalara ihtiyaç duyabilirler. 4. Köpek Mamalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler Köpek mamalarını seçerken dikkat edilmesi gereken bazı önemli faktörler vardır. İlk olarak, köpeğinizin sağlık durumu göz önüne alınmalıdır. Veteriner tavsiyesi, köpeğinizin özel beslenme ihtiyaçlarını belirlemenize yardımcı olabilir. İkinci olarak, mamaların içeriğini okumak önemlidir. İyi kalitede köpek mamaları, et kaynaklarını net bir şekilde belirtir ve düşük kaliteli dolgu maddelerini içermez. 5. Köpek Maması Değişiklikleri ve Duyarlılıklar Köpekler, bazen belirli mamaralara karşı duyarlılık gösterebilirler. Bu durumda, mamayı değiştirmek ve veterinerle görüşmek önemlidir. Ayrıca, köpeklerin yaşam evreleri ve aktivite seviyeleri değiştikçe mamalarını düzenli olarak gözden geçirmek ve gerekirse değiştirmek önemlidir. Netice olarak, köpek mamaları, köpeklerimizin sağlıklı bir yaşam sürmeleri için kritik bir faktördür. Doğru maması seçildiğinde, köpekler enerjik, mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşayabilirler. Veteriner önerileri doğrultusunda uygun mamayı seçmek, köpeğinizin yaşam kalitesini artırmak için atılan önemli bir adımdır.

  • Kedi ve Köpeklerde Bulunan Parazitler Ve Parazit Uygulamaları

    Kedi ve Köpeklerde Bulunan Parazitler Ve Parazit Uygulamaları Kedi ve köpekler, yaşam alanlarında insanlarla birlikte yaşıyorlar. Bunların bazıları sokaklarda başıboş, bazıları da evcil hayvan olarak evlerde yaşıyorlar. Bu hayvanlar kendi başlarına yeterli temizliklerini yapmadıkları için tüylerinde yaşayan kene, pire gibi asalak hayvanlar insanlara geçebiliyor. Bu asalakların yanı sıra, insan sağlığını olumsuz etkileyecek parazitler de geçebiliyor. Kedi ve köpeklerde sadece asalak hayvanlar bulunmuyor. Bu hayvanların iç organlarında tenya, solucan ve tek hücreli parazitler bulunuyor. Sanıldığının aksine, evcil hayvanlarınızın tüylerinin size –özel bir rahatsızlığınız yoksa- bir zararı yoktur. Asıl zararı, bu tüylere yapışmış olan parazit yumurtalarıdır. Hayvanlar yeterli temizliği ve hijyeni taşımadıklarında, bu yumurtalar sizlere bulaşıp, hastalanmanıza yol açıyorlar. Kedi ve Köpeklerde Parazit Nedir, Ne İşe Yarar? Kedi ve köpekler, genellikle çiğ et ve ne bulurlarsa yedikleri için, vücutlarında birçok parazit bulunabiliyor. Bunlar tek (protozoanlar) veya çok hücreli (metazoalar) canlılar olarak ayrılıyorlar. Bu parazitler ya doğuştan ya da beslenme şekline göre hayvanlara bulaşıyorlar. Tenya, solucan, kurtlar evcil hayvanlara konakçı olarak yerleşirler ve canlının üzerinden beslenirler. Genellikle, solunum, sindirim sistemi, dalak gibi iç organlara zarar verirler. Leptospiroz hastalığı köpeklerde ateş, hematüri, sarılık, karaciğer ve böbrek yetmezliğine yol açıyor. İç ve Dış Parazitler Nelerdir? Birçok kedi ve köpek yaşamlarının bir evresinde bir ya da daha çok kez bağırsak paraziti istilasına uğruyorlar. Bazıları doğuştan taşıyor, bazıları da ilerleyen dönemlerde alıyorlar. Parazitlerin tek ve çok hücreli olmak üzere farklı çeşitleri bulunuyor. Kedilerde Parazitler ve Tedavisi Lisanslı ürünler kullanarak kedinizi ev ortamında tedavi edebilirsiniz. Pek çok kedilerde parazit sorunu mevsimsel özelliklerden kaynaklanır. Özellikle sıcak havalarda parazit sayıları artar. Rutin kontrollerin yapılması iç ve dış parazitlere karşı daima tetikte olmayı sağlar. Tenya iç parazitlerden biridir. Ve kurumuş parçalar bırakır. Ancak kediler pek çok parazitten rahatsız bile olmaz. Kaşıntı ile ortaya çıkabilen bu sorunlar salyalarına karşı alerjik reaksiyon geliştiğinde de fark edilebilir. Kulak uyuzu, kene ve pire gibi parazitler görülebilir. Mantar ve maya gibi gözle görülemeyen kedilerde parazit muayene edilmeden anlaşılamaz. 1.) Kedilerde Dış Parazit Nedir? Canlının vücuduna girmeden cilt üzerine, dış yüzeyine ve tüyler arasına yerleşen parazit türleridir. Bu parazitler canlının yaşamını kötü etkiler. En çok rastlanan kedilerde dış parazit bit, kene ve pire gibi hayanın teninde yaşayan organizmalar olmaktadır. Kedinin derisi ve tüyleri arasına yerleşen bu parazitler kedinin kanı ile beslenirler. En çok kedinin bel ve ense çevresinde yerleşirler. Farklı parazit türleri farklı belirtiler gösterir. Ancak ortak belirtileri takip ederek tedavinin daha hızlı sonuçlanması sağlanabilir. Kedinin derisinde görülen kızarıklıklar ve kaşıntılar önemli belirtilerdir. Bu belirtileri tüylerde matlaşmalar takip eder. Derisinde oluşan renk değişimleri ve bazı durumlar da kulak akarları ya da alerji durumları da ortaya çıkabilir. 2.) Kedilere Dış Parazitler Nasıl Bulaşır? Kene, bit ve pire gibi kedilerde dış parazit çeşitleri çıplak gözle görülürler. Bu parazitler uzun süre kalırsa başka organlarda yeni rahatsızlıklar ortaya çıkar. Mesela uzun süre pire taşıyan kedilerde bağırsak parazitleri görülür. Özellikle yavru kedilerde bu durum kansızlığa dönülebilir. Her durumda ümraniye veteriner kliniği kedinizi muayene eder. Pire tasmaları ya da damlalar ile bu parazitlerde çok kısa bir sürede kurtulmak mümkün olabilir. Kedilere parazitlerin nasıl bulaştığını türlerine göre inceleyebiliriz. -Pireler Kedi kokusu, sürtünme ve vücut ısısı ile kedilerde parazit çeşidi olan pireler bulaşabilir. Uykudaki larvalar pire haline gelir. Kanını emmek için kedinize atlayabilir. Farklı hayvanlardan ve çevreden pireler bulaşabilir. Her zaman kaşıntıya neden olmayabilirler. Kedinin bacaklarında pire pisliği arayabilirsiniz. Bunu da siyah beneklerle anlayabilirsiniz. Kulak akarlarına başka kedilerden bulaşan pireler, genellikle yavrularda annelerinden geçerler. Geceleri hareketlenen pireler, deri kaşıntısına neden olur. Kulak akarı olan kedilerde kulak kiri olur. Döküntü üretir. Anneden geçen akarlar yavrularda soruna neden olur. Sırt bölgesinde kepek oluşturan akarlar kaşıntısızdır. Pire öldürücü ile kolayca kedinizi kurtarabilirsiniz. Uyuz adı verilen pireler daha çok köpeklerde görülür. Nadiren de olsa kedilerde görülebilir. Deri taramasında anlaşılabilir. Bu kedilerde dış parazit Selamectin’le tedavi edilmelidir. - Keneler Uzun çimlerde bekleyen keneler sıcaklıktaki anlık değişimler, titreşim hatta gölgeyi bile fark eder. Kediye yapışır. Kene kedinizin kanını emerek çok fazla şişer ve kolayca görülebilir. Keneyi öldürmek için üzerine alkol dökülebilir. Sonrasında cımbız kullanarak kene deriden çıkarılabilir. Keneler sıkılmamalıdır. Aksi halde kediniz zehirlenebilir. -Bit ve Mantar Hastalığı Kedilerde nadiren de olsa bitler görülebilir. Yumurtaları ya da kendileri tüylerin içinde görülebilen kedilerde dış parazit türleridir. Mantar teknik olarak parazit değildir. Ancak yaygın olarak görülür ve diğer kedilere, insanlara geçme olasılığı çok yüksektir. 3.) Dış Parazit Uygulaması Genel olarak uygulanan kedilerde dış parazit aşıları ense damlası olarak bilinir. Bu damlalar ile kedinizi pire, bit, pire yumurtaları, larva ve pupuların gelişmesini engelleyebilirsiniz. Damlalar kedilerde iki ay koruma sağlar. Enfestasyon yoğunluğuna bağlı olarak ve yaz aylarında bir ay süre ile etkili olacaktır. Bu nedenle ayda bir tekrarlanmalıdır. En yaygın olarak görülen kedilerde dış parazit türü yuvarlak solucanladır. Dış ortamda bile varlığını birkaç sene sürdürebilir. Erişkin kedilerde bu solucanların oluşturduğu enfeksiyonlar gözden kaçabilir. Erişkin kedilerde gizli seyreden bu parazitler yavru kedilerde orta ya da şiddetli Klinik semptomlar şeklinde görülür. Tedavi edilmediğinde ölümle sonuçlanabilir. Veteriner hekim tarafından uygun görülen anti paraziter programının düzenli yapılması ile hem kediniz, hem de kendiniz için etkin bir korunma sağlanabilir. 4.) Kedilerde İç Parazit Nedir? Sessiz ve etkili olarak seyreden kedi iç parazit çeşitleri barındıkları canlı içinde uyumlu hareket etmeye özen gösterirler. Çünkü iç parazitlerin hayatta kalması üzerinde bulundukları hayvanın hayatta kalmasına bağlıdır. Kedilerin yüzde 45’i hayatlarının bir bölümünde sindirim sisteminde iç parazitler tarafından enfekte olurlar. İç parazitler kedilerde yaygın olarak görülür. Bu nedenle kedinizin enfekte olduğu zamanlarda yaşadığı semptomları ayırt ederek hayvanınızın daha sağlıklı yaşamasını sağlayabilirsiniz. 5.) Kedilere İç Parazitler Nasıl Bulaşırlar? Kediniz farklı belirtilerle karşı karşıya kaldığında kedi iç parazit işareti olabilir. Parazitlerin üreme oranları yüksektir. Bu nedenle hayvanınızın yaşamını tehdit ederler. Hayvanın göstereceği belirtiler paraziter enfeksiyon tipine bağlı olarak değişebilir. Kedinizin kedi iç parazit maruz kaldığında yaşayabileceği semptomlar şu şekildedir: -Yavru kedilerde oluşan iç parazitler gelişim geriliği oluşturabilir. -Raşitizm - Anemi -İshal, kusma ve sindirim sistemi ile ilgili sorunlar -Tüylerdeki parlaklık kaybı -Yuvarlak ve şiş bir karın -Sıvı kaybı olarak sıralanabilir. Bu belirtiler kedinizi zayıflatır. Özellikle kedi iç parazit çeşitleri kediyi bakterilerin ve virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı savunmasız hale getirir. Evcil kediler bu parazitlere maruz kalmıyor. Hijyenlerine dikkat edildiğinde bu tür sorunlarla karşılaşılmıyor. 6.) Kedilerdeki İç Parazit Tipleri Farklı kedi iç parazit çeşitleri farklı belirtilerle ortaya çıkar. İç parazitler genel olarak anüsün çevresinde yumurtalar nedeni ile görülen hafif tahriş haricinde belirti göstermezler. Bu nedenle olağan dışı belirtileri tespit edebilmek adına kediniz ile yakından ilgilenmeniz çok önemlidir. -Kurtlar: Kedilerin dışkısında bulunurlar. Düz ve yuvarlak olabilirler. Tenya çok yaygın olarak görülen bir kurttur. -Yuvarlak solucanlar: Genellikle genç kedilerde görülür. Kedileri en çok etkileyen kedilerde parazit türüdür. -Dişi Bağırsak Kurtları: Günde 300000 yumurta yumurtalayabilen iç parazitler genel olarak kedinin ince bağırsağında bulunur. Yumurtalarını ise dışkı yolu ile koyabilir. Evcil hayvanınızın çevresini etkileyen bu bağırsak kurtları, insanları bile enfekte edebilir. Bağırsak kurtlarının yumurtaları düşük ve yüksek sıcaklıklara dayanır. Beş yıl boyunca bulaşıcı olabilirler. - Kancalı Kurtlar: Yuvarlak kurtlardan daha az yaygın olan kedi iç parazit çeşitleri kancalı kurtlardır. Ancak bu kurtlar bağırsak duvarındaki dokulardan ve kandan beslenir. Bu da kedinizde kan kaybına neden olur. Bu da hayvana daha fazla zarar vermelerine neden olur. 7.) Kedilerde İç Parazit Uygulaması ve Tedavisi İç parazitler için tablet ve enjeksiyon şeklinde uygulamalar yapılır. İç parazit aşıları kedilere 3 ay boyunca koruma sağlar. Bu nedenle 3 ayda bir tekrarlanırlar. Bu alanda kedilerde parazit tedavisi için veteriner tarafından verilen ilaçlar kullanılmalıdır. Aşılar dışında parazitlerin engellenmesinde hayvanın bulunduğu ortamdaki temizliğe çok dikkat edilmelidir. Çünkü hijyen parazitlerin çıkmasın engelleyen en önemli önlemdir. Kedinizin düzenli olarak gittiği yerlerin dezenfekte edilmesi de önemlidir. Hayvanın dışkısını zaman zaman incelemek kedilerde parazit belirtileri fark etmek için iyi bir yöntem olabilir. Özellikle rutin kontrolleri aksatmamak çok önemlidir. Aşılarını zamanında yaptırmak, hijyene dikkat etmek ve kedinizin yaşadığı her değişikliğe dikkat etmek kedinizin daha sağlıklı ve mutlu olmasını sağlayacaktır. Köpeklerde Parazitler ve Tedavisi Yavru döneminden itibaren köpeklerde parazit sorunları görülebilir. Köpeklerin parazitlere karşı düzenli aşılanmaları çok önemlidir. Parazit varlığı fark edildiği anda veteriner hekime götürülmesi çok önemlidir. Sevimli dostlarımız en çok iç parazitlere maruz kalıyor. Ve dış parazitlere göre çok daha tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarabiliyorlar. Köpeğinizin hijyenine dikkat etmek ve rutin kontrollerinin düzenli olarak yapılmasını sağlamak daha sağlıklı bir yaşam sürebilmesini sağlayacaktır. 1.) Köpeklerde İç Parazit Nedir? Dış parazitlerin etkisi ile köpek iç parazit çeşitleri oluşur. Dış parazitler ağız yolu ile iç organlara taşındığında tehlikeli olurlar. Pire ve kene gibi parazitler köpeğe ağız yolu ile bulaşır. Hayvanın farklı iç organlarına girerek organlarının faaliyetleri yerine getirmesini engeller. Özellikle mide ve bağırsaklarda bu parazitlere daha çok rastlanır. Az da olsa kalp ve akciğer gibi organlarda görülür. Bu da solunumu etkileyen durumlar ortaya çıkarır. Köpeklerin yaşam alanı kadar beslenmesi de köpek iç parazit çeşitlerinin oluşmasında etkilidir. Tedavi edilmediklerinde ise çok tehlikeli durumlara yol açabilirler. Bu parazitler köpeklerin vücutları içinde yaşarlar. Canlının organlarından beslenerek büyük zarar verirler. Bu nedenle erken teşhis çok önemlidir. 2.) Köpeklerde İç Parazit Belirtileri Nelerdir? İç parazitler köpeklerin farklı bölgelerinde çok sayıda görülebilir. Parazitler yavru ve yetişkin köpeklerde ciddi sorunlara yol açabilir. Kansızlık ve zehirlenme gibi sorunlar kimi zaman ölümcül seyredebilir. Bu tehlikeli sonuçlarla karşılaşmamak adına köpek iç parazit belirtilerinin bilinmesi çok önemlidir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: -Karın Şişliği: Yavru köpeklerin karnı şiştiğinde kilo aldığı düşünülebilir. Bunu da sağlık belirtisi gibi görebilir. Yavru köpeklerde karın şişliği iç parazitlerin en önemli göstergesidir. -Sık Sık Gaz Çıkartma: Parazitler köpeklerde gaz oluşumuna neden olur. - İshal: Köpeklerin sindirim sistemi üzerinde sorunlara yol açan köpek iç parazit çeşitleri özellikle yavru köpeklerde ishal oluşturur. -Kanlı- mukuslu İshal: Özellikle yavru köpeklerde bu durum görülebilir. Parazitler bağırsaklarda kanamaya neden olacaktır. -Anemi: Parazitlerin en büyük belirtisi anemidir. Köpeklerin diş etleri normalden açık ya da solgun renkli ise hatta beyazsa kansızlık sorununu işaret eder. Bu sorunun altında yatan neden ise iç parazitler olacaktır. -Kilo Kaybı: Köpeklerin sindirim sistemine yerleşen köpek iç parazit çeşitleri köpeklerde kilo kaybına neden olur. Yoğun parazit varlığı mutlaka kilo kaybı oluşturur. Bunlar dışında iç parazitler iştahsızlık tüylerde matlaşma gibi belirtilerde oluşturabilir. Veteriner hekim farklı bir öneride bulunmaz ise parazitlere karşı köpekler üç ayda bir aşılanmalıdır. 3.) Köpeklerde İç Parazit Türleri Nelerdir? Sevimli dostlarımızı tehlikeye atabilecek pek çok köpeklerde parazit çeşidi vardır. İç parazitler ise genel olarak bağırsak yollarında bulunur. Bu parazit türleri şu şekilde sıralanabilir. -İnce Bağırsak Kıl Kurtları Bu parazitler köpekten köpeğe ya da anneden henüz doğmamış yavruya geçebilir. Bu yüzden oldukça tehlikelidir. Rahatlıkla görülebilen bu parazitler köpeklerde gelişim bozukluklarına neden olur. Bunun yanında kusma ve ishal gibi durumlara neden olabilirler. -Kancalı Kurtlar Bu parazitler daha çok yavru köpeklerde görülürler. Bağırsaklarda faaliyet gösteren kurtlar kancalı dişleri ile bağırsak duvarlarını deşerler. Bu da kanamaya neden olur. Hayvanın ölümüne kadar önemli sorunlara neden olurlar. Acilen önlem alınması gereken bir türdür. Yavru köpeklerde 50- 100 arasında kancalı kurt var ise çok rahat köpeğin ölümüne neden olabilir. Dışkıda ishal ve kan ile ortaya çıkan köpeklerde parazit çeşitleri kusmalarda oluşturabilir. Mikroskopik incelemeler ile anlaşılabilir. -Yassı Kurtlar (Tenyalar) Anüs çevresindeki kıllardan tespit edilebilen bu tür parazitler hayvanın bağırsak sistemine yerleşir. Hayvanda ishal ve kilo kaybı ortaya çıkarır. Köpeğin gezindiği alanlarda hatta yattığı yerlerde görülebilir. Hareket halinde iken beyaz olan parazitler hem hayvandan hem de döküldüğü yerden temizlenmelidir. -Kalın Bağırsak Kurtları Ağız yolu ile hayvanın vücuduna giren köpek iç parazit türü sindirim sistemine etki eder. Mikroskobik incelemelerde ortaya çıkar. İshal ve kusma sonucunda kilo kaybı oluşturabilir. -Kalp Kurtları En tehlikeli sonuçlar ortaya çıkaran parazit türüdür. Sivrisinek ısırması ile hayvana girer. Sonrasında hayvanın kalbine yerleşerek kalbin fonksiyonlarını yavaşlatır. Solunum yollarının etkiler. Bu şekilde pek çok tehlikeli sonuç ortaya çıkar. Tedavisinde başarı şansı oldukça düşüktür. 4.) İç Parazitlerin Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Köpeklerinizin bu tür parazitlere maruz kalmasını önlemek için yapabileceğiniz en iyi önlem hayvanlarınızı bu parazitlerden uzak tutmaktır. Bunun içinde köpeklerde parazit önlenmesinde veteriner hekiminizin önereceği anti parazit ilaçlar üç aylık periyotlarda uygulanmalıdır. Hastalığa yakalanan köpeklerin tedavisi için ümraniye veteriner kliniği Hizmetlerinden destek alabilirsiniz. 5.) Köpeklerde Dış Parazit Nedir? Kaşıntı ve rahatsızlık gibi orta düzey yan etkilerle ortaya çıkan köpeklerde dış parazit sorunu tedavi edilmediğinde çok ciddi sorunlar ile karşı karşıya bırakacaktır. Köpeğinizde görülen en ufak değişiklikleri bile takip etmeniz çok önemlidir. Dış parazitler gözle görülebilir. Bu nedenle kolay bir şekilde tespit edilebilir. 6.) Köpeklerde Dış Parazit Türleri ve Tedavi Yöntemleri Parazit türü doğru bir şekilde tespit edildiğinde tedavi yöntemi çok daha başarılı olacaktır. Parazit türleri şu şekilde sıralanabilir: -Pireler: Pireler koyu kahverengi ufak parazitlerdir. Kediler ve köpekler başta olmak üzere pek çok hayvanın tüyleri arasında yaşarlar. Küçük oldukları kadar da hızlıdırlar. Çıplak gözle tespit edilmesi mümkün olmayabilir. Pireler ılık ve nemli ortamlarda yetişir. Bu nedenle içinde bulunduğunuz hava koşullarına bağlı olarak sürekli hayatınızın bir parçası olabilir. Köpeğinizin kanını emerek enfekte edebilirler. Aşırı derecede pireye maruz kalan köpeklerde kansızlık oluşabilir. Tedavisi: Köpeklerde pire tespit edilmiş ise anında tedaviye başlanmalıdır. Evde uygulanabilecek alternatif metotlar olsa da ümraniye veteriner kliniği Hizmetlerinden destek alabilirsiniz. Pireler doğru tedavi edilmediğinde köpeğinizin tamamen kurtulması mümkün olmayacaktır. Köpeğinizi pirelerden arındırmak için ılık su ve özel pire şampuanı kullanabilir. Pire tarağı ile tüylerini tarayabilir. Köpeğin arındığından emin olduktan sonra tüm evi de ilaçlayarak temizlemeniz gereklidir. -Bitler: Pireye göre daha büyük olan bu köpeklerde dış parazit çeşidi daha kolay bir şekilde tespit edilebilir. Hatta köpeğinizin tüylerini severken eliniz ile fark edebilirsiniz. Bitler yetişkin hale geldiğinde kendini köpeğinizin derisine gömer. Kanını emer ve bu şekilde çoğalır. Bitler çok ciddi bulaşıcı hastalıklara neden olabilir. Bu parazitler köpeğinizde inme olmasına bile yol açabilir. Tedavisi: Köpeğinizde bit tespit ettiğinizde asla çıplak elle çıkarmayı denemeyin. Özel malzemelerle bit tedavisi yapabilir. Ya da kliniğimizin Hizmetlerinden yararlanarak daha profesyonel bir tedavi uygulayabilirsiniz. Köpeğinizde bit ısırığı var ise tüylerin en geç 36 saat içinde bitlerden arındırılması gereklidir. -Uyuz Böceği: Köpeğin derisine yerleşen bu köpeklerde dış parazit çeşidi mikroskobik ebatlardadır. Fazla bulaşıcı değildirler. Köpeğin derisindeki mikrofauna tabakasının belirli bir kısmını bu parazitler oluşturur. Derideki miktarı artan uyuz böcekleri uyuz hastalığına neden olur. Miktarın artmasındaki etkenler henüz belirlenemese de köpeğin huysuzlanmasından ve kaşınmasından bu parazite maruz kaldığını anlayabilirsiniz. Tedavisi: Uyuz böceğinin tütüne ve köpeğin cinsine göre tedavi değişebilir. Tedavi de ilk aşamada köpek karantinaya alınmalıdır. Çünkü diğer hayvanlara ve insanlara bulaştırma riski bulunur. Uyuz tedavisi mutlaka veteriner kontrolünde devam ettirilmelidir. Parazit önleyici ilaçlar eşliğinde tedavi devam ettirilir. Tedavide etkili bir diğer faktör ise strestir. Uyuz hastalığı köpeğinizde ciddi oranda kaşıntıya yol açar. Bu parazit köpeğinizin dış görünüşünü de değiştirebilir. 7.) Köpeklerde iç ve Dış Parazit Mücadelesinde Neler Yapılmalıdır? Yaşam alanlarında hijyen yeteri kadar sağlanmaz ise hayvan dostlarınız kadar önemli sorunlar yaşayabilirsiniz. Köpeklerin sağlığını tehdit eden köpeklerde parazit çeşitleri insanlara da geçebilir. Beraber yaşadığımız evcil hayvanlarımızın sağlığını koruma adına gerekli tedbirler alınmalıdır. Bunun için: -Parazit taşıma ihtimali bulunan evcil hayvanlar ilaçlanmalıdır. -Evcil hayvanların temizliklerine dikkat edilmelidir. -Zamanın iç ve köpeklerde dış parazit uygulamaları yapılmalıdır. -Periyodik aşı uygulamaları aksatılmamalıdır. -Gerekli görüldüğünde evlerin dış ve iç ortamları ilaçlanmalıdır. -Hayvan dışkıları ile kontamine olmuş alanlara gelecek sivri sinek, hamam böceği ve kara sinek taşıyıcı olabilir. Bu canlılarla mücadele edilmelidir. -Ev hayvanları dış mekanlarda dolaştırılırken dışkı torbası veya eldiven ile dışkılama durumunda dışkının toplanması önemli bir davranıştır. 8.) Köpeklerde İç ve Dış Parazit Tedavileri Ne Zaman Başlar? Rutin olarak köpeklerde dış parazit uygulaması ense damlası olarak yapılır. İki ayda bir tekrarlanır. Yaz aylarında ayda bir tekrarlanması önemlidir. İç parazitlerde ise enjeksiyon ve tablet şeklinde uygulamalar bulunur. Dış parazit çeşitlerinden olan mide ve bağırsak parazitleri gebe ya da baba olacak köpeklerde çok önemlidir. Yavru köpeklerde parazit tedavileri 6 haftalık olunca başlamalıdır. Oto enfeksiyonu engellemek adına 2- 3 aralıklarla 4 kez tekrarlanması önemlidir. Koruma amaçlı olarak ise iki ayda bir kez parazit kürü tekrarlanır. Bunun yerine kombine olarak pire kene damlası, iğnesi ya da solüsyonu ayda bir kez uygulanmalıdır. İç parazit aşılarını yaptırarak nematod ve sestodların ortaya çıkardığı enfeksiyonlar tedavi edilebilir. Ya da bu enfeksiyonların önlenmesinde kullanılabilir. Bu kombine damla ile kancalı kurtlara, kamçı kurduna karşı üç ay süre ile koruma sağlanır. Bu nedenle 3 ayda bir tekrar edilmesi önemlidir. Köpeklerin düzenli bir şekilde aşılarının yaptırılması parazitlerle karşılaşma olasılığını azaltacaktır. Bu da sevimli dostlarınızın daha sağlıklı yaşam sürmesini sağlayacaktır.

  • Köpeklerde Kuduz

    Köpeklerde Kuduz Köpeklerde Kuduz Kuduz virusu, ilk kez 1882 senesinde Pasteur tarafından keşfedilmiş ve ardından yine Pasteur tarafından Kuduz aşısı bulunmuştur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre kuduz, 150’den fazla ülkede görülen bir hastalıktır. Kuduz, aşılanma ile önlenebilir. Köpeklere Kuduz Nasıl Bulaşır? Kuduz virusu; enfekte bir evcil ya da yabani hayvanın tükürüğü, ısırığı, çiziği ya da doğrudan mukoza teması ile bulaşır. Enfekte hayvanın başka bir hayvanı ya da insanı ısırması yoluyla kolayca yayılım gösterir. Kuduz Aşısı Hakkında Bilinmesi Gerekenler Kuduz aşısı köpeklere yapılması gereken zorunlu bir aşıdır. Aşının bazı hafif semptomları şu şekilde sıralanabilir: Aşı yerinde ağrı, kızarıklık, şişme veya kaşıntı İştahsızlık Halsizlik Ateş Alerjik reaksiyonlar Köpeklerde Kuduz Belirtileri Nelerdir? Kuduz virusu vücuda girdikten hemen sonra belirti göstermeyebilir. Köpeklerde kuduzun en yaygın belirtileri şu şekilde sıralanabilir: Davranış değişiklikleri Aşırı salya Yutma güçlüğü Kas spazmları Saldırganlık Yüksek ateş Köpeklerde kuduzun en belirgin semptomlarından biri ağızdan köpük şeklinde salya akıtmalarıdır. Belirti gösteren kuduz vakalarının ise ne yazık ki geri dönüşü yoktur. Virus ilerledikçe, köpekler uyaranlardan çok daha fazla etkilenir. Işık, hareket ve ses köpekler üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Kuduzu kesin olarak teşhis etmenin bir yolu olmadığı için semptomları doğru şekilde gözlemlemek ve yorumlamak önemlidir. Bir veteriner hekim, köpeğin semptomlarına dayanarak kuduzdan şüphelenirse bunu ancak köpek hayatını kaybettikten sonra, beyin dokusundan alınan örneğin testiyle net bir şekilde öğrenebilir. Köpeklerde Kuduz Aşısının Önemi Araştırmalara göre, köpeklerin aşılanması kuduz virusunun oluşturduğu hayati riski büyük oranda ortadan kaldırır ve bu sayede yaşamsal tehdit oluşturan bu virusun canlı popülasyonu içindeki yayılımı engellenir. Kuduz aşısı, köpeklerin kuduz virusuna karşı bağışıklık kazanmasını sağlayan etkili bir yöntemdir. Aşı, köpeğin vücudunda antikorların oluşmasını sağlayarak virusla savaşmasına yardımcı olur. Kuduz virusu ile enfekte olan köpeklerin tedavi ile sağlığına kavuşma oranları çok düşüktür. Bu yüzden köpeklerin kuduzdan korunmasındaki en önemli araç hastalığa yakalanmadan yapılan aşı uygulamasıdır. Köpeklerde kuduz aşısı, yavru iken uygulanmaya başlar ve yıllık tekrarlar şeklinde devam eder. Aksi halde köpekler tedavisi neredeyse mümkün olmayan bu virusa karşı savunmasız hale gelirler ve halk sağlını tehdit edebilirler. Kuduz İnsanlara Bulaşır mı? Evet. Kuduz, hayvanlardan insanlara bulaşabilen ve ayrıca insanlar arasında da yayılabilen bir hastalıktır. Kuduz, enfekte köpeklerin tükürüğü, ısırığı ve çiziği yoluyla insanlara bulaşabilir. Ayrıca kuduz virusu tespit edilen köpeklerin bakımını üstlenen kişilerin başvurduğu veteriner hekimlerin konuyu yerel sağlık yetkililerine bildirmesi gerekir.

  • Köpeklerde Ehrlichia

    Köpeklerde Ehrlichia Köpeklerde ehrlichia hastalığı genellikle kahverengi köpek kenesi tarafından bulaşma gösteren, erlichia canis paraziti kaynaklı bulaşıcı bir köpek hastalığıdır. Köpeklerde ehrlichia özellikle Alman çoban köpekleri ve doberman pinschers cinslerinde yaygın olarak görülür. Köpeklerde Ehrlichia Nedir? Köpeklerde ehclichia hastalığına riketsiya organizması sebep olur ve bunlar bakterilere benzemektedir. Ehrlichia hastalığı köpeklerde en sık görülen riketsiyal türdür. Bazı durumlarda riketsiyanın diğer türleri de hastalığa sebep olabilir. Köpeklerde erlişya hastalığı hastalık ilk olarak Vietnam’daki askeri köpeklerde ortaya çıktığı için, izci köpek hastalığı ve tropikal köpek pansitopeni olarak da adlandırılır. Köpeklerde ehrlichia hastalığı zoonoz bir özelliğe sahiptir yani insanlara da bulaşabilmektedir. Ehrlichia ile Bir Köpek Nasıl Enfekte Olur? Ehrlichia, köpeklerde enfekte bir kene tarafından ısırıldıktan sonra gelişen bir hastalık olma özelliği taşır. Kahverengi köpek kenesi, Ehrlichia organizmasının doğadaki ana kaynağıdır. Bu nedenle hastalık direkt olarak kahve rengi köpek kenesinden köpeklere taşınır ve bu şekilde enfekte olur. Elde edilen verilere ve yapılan araştırmalara göre başka kene türlerinin de köpeklerde ehrlichia’nın alt türlerinin görülmesine sebep olduğu anlaşılmıştır. Ehrlichia’nın Belirtileri Nelerdir? Köpeklerde ehrlichia hastalık belirtileri üç aşamaya ayrılmaktadır: Akut enfeksiyon (erken hastalık) Subklinik enfeksiyon (enfeksiyon belirtileri görülmez) Kronik enfeksiyon (Uzun süreli enfeksiyon) Akut Enfeksiyon (erken hastalık) Aşaması Nedir? Ehrlichia’nın yaygın olarak görüldüğü bölgelerde akut dönem bulgularına sahip birçok köpek görülür. Hastalığın akut aşamasında enfekte köpeklerde görülen belirtiler şu şekildedir: Yüksek ateş Şişmiş lenf düğümleri Solunum güçlüğü Kilo kaybı Kanama bozuklukları (kendiliğinden kanama durumları) Nadir olarak nörolojik rahatsızlıklar Ehrlichia’nın akut aşamas 2 – 4 hafta sürebilir ve bazı köpeklerde enfeksiyon kendiliğinden iyileşme özelliği gösterebilir. Bazı köpekler ise subklinik aşamasına geçebilir. Subklinik aşama genellikle en sıkıntı yaratan durumları oluşturur. Çünkü organizma köpeğin vücudundayken bulaşıcı olma özelliğini kaybetmez ve farklında olmadan hastalık yayılır. Subklinik aşamasında bir köpeğin enfekte olabileceği ancak kan testiyle ortaya çıkabilir ki bu da çoğu zaman yapılamaz çünkü ehrlichia anlaşılamaz. Subklinik aşamasında enfekte olan köpeklerdeki enfeksiyon kendiliğinden iyileşme gösterebilir ya da sonraki aşama olan kronik ehrlichiosis’e ilerleyebilir. Kronik Enfeksiyon Aşaması Nedir? Kronik ehrlichiosis, bağışıklık sisteminin enfekteye sebep olan organizmayı ortadan kaldıramaması sonucunda oluşur. Köpeklerde kronik aşamaya geçen hastalık için tedavi daha da zorlaşır ve daha büyük sağlık problemleri ortaya çıkar. Kronik ehrlichiosis belirtileri ise şu şekildedir: Kan kaybı nedeniyle anemi / kansızlık Kanama nöbetleri Topallık Göz problemleri (gözde kanama / körlük) Nörolojik problemler Şişmiş uzuvlar Kronik ehrlichiosis kronik aşamaya geçtiğinde acilen tedaviye başlanmalıdır. Hastalığın kronik evresinde tedavi süresi çok daha uzun olur ancak zamanında müdahale ile hayatta kalabilirler. Köpeklerde Ehrlichia Hastalığının Tedavisi Nasıl Olur? Köpeklerde erlişya hastalığı tedavisi özellikle kronik aşamadaki köpekler için fazla kan kaybedilmesi durumunda öncelikli olarak uygun kan naklinin yapılması ile başlar.Kan nakli hastalığı ortadan kaldırmaz ancak hayati önem taşır. Köpeğin iyileşebilmesi için önce semptomları ortadan kaldırmak gereklidir. Doksisiklin gibi bazı antibiyotikler erlişya hastalığı için oldukça etkilidir. Genel sağlık durumu iyi olan köpekler dört haftalık bir tedavi sürecinden sonra iyileşebilirler. Enfekte köpeğin sağlık durumuna ve kan parametrelerine bağlı olarak steroidler gibi bazı destekleyici ilaçlara da ihtiyaç duyulabilmektedir.

  • Köpeklerde Barınak Hastalığı (Kennel Cough)

    Köpeklerde Barınak Hastalığı (Kennel Cough) Barınak hastalığı (kennel cough); başka bir deyişle köpeklerde enfeksiyöz trakeobronşit, bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Köpekler çoğunlukla bu hastalığa çok sayıda köpeğin birarada bulunduğu ortamlarda yakalanır. Barınak hastalığı (kennel cough) nedir? Barınak hastalığı (kennel cough), özellikle birbirlerine yakın olduklarında köpekler arasında hızla yayılabilen oldukça bulaşıcı bir solunum hastalığıdır. Barınak hastalığının (kennel cough) belirtileri nelerdir? Köpeklerde barınak hastalığının (kennel cough) en yaygın belirtisi sert ve kuru bir öksürük ve ardından öğürme ve boğazın tıkanmasıdır. Öksürüğün şiddeti genellikle ilk 5 gün içinde azalır, ancak hastalık 10 ila 20 gün sürer. Yavru veya yetişkin köpeğinizin yaşına ve genel sağlık durumuna bağlı olarak hafif veya daha ağır seyredebilir. Diğer belirtiler arasında şunlar sayılabilir: burnun akması hapşırma gözlerin akması Barınak hastalığının (kennel cough) nedeni nedir? Köpekler barınak hastalığına (kennel cough) sıklıkla çok sayıda köpeğin birarada bulunduğu ortamlarda yakalanır. Köpek enfekte olmuş bir köpekle temas eder veya yiyecek veya su kabı gibi kirlenmiş nesneleri paylaşırsa, hastalık bulaşabilir. Yavru köpeğim barınak hastalığına (kennel cough) karşı aşılanabilir mi? Barınak hastalığı (kennel cough) doğru aşı ile önlenebilir, bu nedenle yavru köpeğinizin gerekli aşılarının doğru yaşta yapılması çok önemlidir. Veteriner hekiminiz; yaşam tarzından ve maruz kaldığı değişik ortamlar ve katıldığı aktivitelerden kaynaklanan risklere bağlı olarak yavru köpeğinize en uygun aşılama programını seçmenize yardımcı olur. Yavru köpeğimin aşıya ihtiyacı olduğunu nasıl anlarım? Türkiye'de zorunlu aşılar kategorisinde yer alır. Veteriner hekiminiz size doğru aşılama programı hakkında bilgi verecektir. Aşı köpeğimi barınak hastalığına (kennel cough) karşı her zaman korur mu? Barınak hastalığında (kennel cough) spesifik hastalığa çok sayıda ajan karışabilir. Aşı, tüm ajanlara karşı değil en önemli olduğu düşünülenlere karşı koruma sağlar. Yavru köpeğiniz aşı olduysa, aşının etkili olmadığı bu farklı ajanlarla temas ettiğinde yine de hastalığa yakalanabilir. Yavru köpeğimin hasta olduğunu düşünüyorsam ne yapmalıyım? Barınak hastalığının (kennel cough) belirtileri kolayca tespit edilebilir. Köpeğinizin bu belirtilerden herhangi birini gösterdiğini düşünüyorsanız, hemen veteriner hekiminize danışın. Veteriner hekiminiz, yavru köpeğinizin hastalıkla temas edip etmediğini belirlemek için bir dizi test yapar ve gerektiğinde en doğru tedaviyi önerebilir. Köpeğinizin başka köpeklerin yakınındayken barınak hastalığına (kennel cough) yakalanmasını istemiyorsanız, bunu, gerekli süreyi geçirmeden aşıyı yapabilmesi için veteriner hekiminize önceden bildirin.

  • Köpeklerde Lyme

    Köpeklerde Lyme Lyme Hastalığı Nedir? Lyme hastalığı, Borrelia burgdorferi isimli bakteri türünün neden olduğu bir enfeksiyondur. Bu bakteri çoğunlukla kara ayaklı keneler (Ixodes scapularis ve Ixodes pacificus) tarafından taşınır. İnsanlar ve hayvanlar, bu keneler tarafından ısırıldıklarında Lyme hastalığına yakalanabilirler. Adını, ilk kez 1975'te tanımlandığı Connecticut kasabasından alan Lyme hastalığı, potansiyel olarak ölümcül bir enfeksiyondur. Erken müdahale edilmezse insanlarda ve köpeklerde kötü sonuçlara yol açabilen bu bakteriyel enfeksiyon; eklem hasarına, ölümcül kardiyak komplikasyonlara, böbrek yetmezliğine ve nörolojik işlev bozukluğuna sebep olabilir. Lyme Hastalığı Belirtileri Nelerdir? Köpeklerde Lyme hastalığının belirtileri genellikle belirsiz ve hafiftir. Belirtiler, 4 hafta içinde kendini göstermeye başlar. En yaygın belirtiler ise şunlardır: Isırılan bölgede hafif bir kızarıklık veya şişlik Lenf nodüllerinde şişlik İştahsızlık Ateş Topallama Eklem ağrısı Lyme Hastalığına Sebep Olan Bakteri Çeşitleri Nelerdir? Lyme hastalığı, borrelia burgdorferi ve bazen de borrelia mayonii bakterilerinin neden olduğu bir enfeksiyondur. Köpeklerde Lyme Tanısı Nasıl Konulur? Lyme hastalığı tanısı genellikle klinik belirtiler ve laboratuvar testleri ile konulur. Veteriner hekim, kenenin ısırığına takiben belirtilerin ortaya çıkması ve belirli kan testlerinin sonuçlarına dayanarak bir tanı koyabilir. Köpeklerde Lyme Tedavisi Nasıl Yapılır? Lyme hastalığının tedavisi genellikle antibiyotiklerle yapılır ve tedavi süresi birkaç hafta ila birkaç ay arasında değişebilir. Tedavi, hastalığın ciddiyetine ve köpeğin genel sağlık durumuna bağlıdır. Hastalık çeşitli organları ve sinir sistemini etkilerse bu semptomlara yönelik ek tedaviler uygulanabilir. Köpeklerde Lyme Hastalığı Ölümcül müdür? Laboratuvar ortamında yapılan araştırmalar, hemen tedavi edilen köpeklerin tamamen iyileşme şansının yüksek olduğunu göstermiştir. Tedavi ertelenirse, iyileşme çok daha uzun sürebilir ve uzun süreli klinik bakım gerektirebilir. Uzun süre tedavi edilmeyen enfeksiyon, geri dönüşü olmayan doku hasarına neden olabilir ve dolayısıyla ölümle sonuçlanabilir. Lyme Hastalığı Bulaşıcı mı? Lyme hastalığı, keneler tarafından taşınan bir bakteri olan Borrelia burgdorferi yoluyla bulaşır. Bu nedenle, doğrudan hayvandan hayvana veya insana bulaşmaz. Lyme Hastalığında Aşılamanın Önemi Lyme aşısı yavru ve yetişkin köpeklere uygulanabilir. Lyme için aşılama, Lyme hastalığı olan bölgelerde yaşayan veya bu bölgelere seyahat eden köpekler için düşünülmelidir. Lyme Hastalığı Köpekten İnsana Bulaşır mı? Köpekten insanlara doğrudan Lyme hastalığı bulaşması mümkün değildir. Ancak bir köpek, üzerindeki keneyi insanlara taşırsa kene bu hastalığa ısırık yoluyla sebep olabilir. Lyme Hastalığı Köpekten Köpeğe Geçer mi? Lyme hastalığı, köpekten köpeğe doğrudan bulaşmaz. Ancak bir köpek, üzerinde taşıdığı keneleri diğer köpeklere veya hayvanlara taşırsa bu hastalık yayılır. Bu yüzden evcil hayvanlarda kene kontrolü oldukça önemlidir.

  • Köpeklerde Uyuz

    Köpeklerde Uyuz 1687 yılında Bonoma tarafından tespit edilen uyuz, özellikle yaz aylarında ortaya çıkan ve deri yapısındaki kalıntılardan beslenen parazitlerin meydana getirdiği bir deri hastalığıdır. Köpeklerde uyuza neden olan akar; enfekte bir köpekten diğerine doğrudan temas yoluyla veya enfekte olan herhangi bir ortamdan geçebilir. Deride yaşayan akarlar; serum, epidermal kalıntılar ve kanla beslenir. Uyuz, günümüzde kolaylıkla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Köpeklerde Uyuz Nedir? Köpeklerde uyuz, bir deri hastalığıdır ve köpeklerde enfeksiyonlara neden olan akarlar tarafından bulaşır. Özellikle sıcak havalarda, kulübelerde, barınaklarda ve tüy bakımı yeterince yapılmayan evcil köpek derilerinin havasız kalması nedeniyle görülür. Köpeklerde Uyuz Türleri Nelerdir? En yaygın görülen köpek uyuzu “Sarcoptes scabiei” isimli akarların deriyi istila etmesiyle oluşur. Bu akarlar derinin üzerine tutunmakla kalmaz, tüneller oluşturarak yer değiştirir ve deri altına yerleşirler. Diğer uyuz türleriyle kıyaslandığında şiddetli kaşıntılara ve iltihaplanmaya neden olabilir. Köpek uyuzunda Sarcoptes scabiei’den sonra en yaygın karşılaşılan uyuz türleri şunlardır: Demodex canis: Köpeklerde en yaygın rastlanan ikinci uyuz türüdür. Bu akarlar, köpeklerin kıl foliküllerinde yaşar ve genellikle genç köpeklerde görülür. Demodex canis, genellikle bölgesel tüy dökülmesine ve kaşıntıya neden olur. Otodectes cynotis (Kulak Uyuzu): Kulaklarda beliren kabuklanmalarla birlikte kulak yapısının kalınlaşmasına, kulak yolunun koyu renkte bir sıvı ile dolmasına ve şiddetli kaşıntıya neden olur. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte dış kulak iltihabı riski artar. Notoedres cati: Kedi uyuzu olarak bilinse de köpeklerde de görülebilir. Özellikle kedi ve köpeklerin birlikte yaşadığı ortamlarda görülür. Kulaklarda, yüzde ve boyun bölgesinde; kaşıntı, kızarıklık, kabuklanma ve kepeklenmeye neden olabilir. Köpeklere Uyuz Nasıl Bulaşır? Uyuz, parazit nedeniyle ortaya çıkan bir hastalık olduğu için hayvanlar arasında hızlı bir şekilde yayılım gösterebilir. Enfekte bir köpeğin sağlıklı bir hayvana yakın teması sonucu uyuz kolayca bulaşabilir. Köpeklerde uyuz hastalığının en yaygın bulaşma şekilleri şunlardır: Temas yoluyla: En yaygın bulaşma yolu doğrudan temastır. Enfekte bir köpek, başka bir köpeğe yakınlaştığında veya diğer köpekle temas halindeyken uyuz kolayca bulaşır. Ortak kullanılan eşyalar yoluyla: Uyuzlu köpeklerin ortak kullanılan eşyaları da hastalığı bulaştırma riski taşır. Özellikle tasma, yatak, oyuncak, battaniye, kanepe tarak gibi eşyalar enfekte akarları kolayca taşıyabilir. Çevresel faktörler yoluyla: Köpeklerin uyuz akarları, özellikle köpek parkları, barınaklar, köpek eğitim ve üretim tesisleri, bahçeler ve diğer açık alanlardan bulaşabilir. Anne sütü yoluyla: Özellikle sokak köpeklerinde ama bazen de sosyalleşen anne köpeğin eve getirdiği akarlar ile, emme sırasındaki temas ya da oyun saatlerinde uyuz bulaşabilir. Özetle köpeklerde uyuz bulaştırma riski taşıyan en yaygın durumlar şu şekildedir: Deri döküntülerinin bulunduğu yaşam alanlarının ortaklaşa kullanımı Enfekte bir köpeğin bir diğeriyle doğrudan teması Tarak, halı, battaniye, kanepe gibi ortak eşya ve alan kullanımları Köpeklerde Uyuz Belirtileri Nelerdir? Köpeklerde uyuz belirtileri; uyuz türlerine, köpeğin bağışıklık sisteminin güçlülüğüne, maruz kaldığı akar oranına, cildinin hassasiyet derecesine ve bakım rutinlerine göre değişkenlik gösterir. Uyuz vakalarında en sık görülen tipik belirtiler ise şu şekildedir: Deride kızarıklık, kabarcıklar ve döküntüler Özellikle, kulak içlerinde, dirseklerde, boyunda, karın ve kasık bölgesinde döküntü ve sertleşme Vücudun enfekte bölümlerinde tüy dökülmesi Kulakta kirli, kokulu, koyu renkli akıntı ve şişlik Derinin doğal rengini kaybetmesi Hastalığın ilerleyen evrelerinde; halsizlik, iştah ve kilo kaybı Uyuz belirtileri her köpekte farklılık gösterebilir. Uyuzu erken dönemde fark etmek tedavi süresini kısaltır ve tedavinin başarıyla sonuçlanmasını sağlar. Uyuz farkındalığında gecikmek ise, farklı sağlık sorunlarının oluşmasına ve ciddi deri enfeksiyonlarına yol açabilir. Köpeklerde Uyuz Teşhisi Nasıl Koyulur? Köpeklerde uyuz teşhisi; veteriner hekimler tarafından yapılan klinik muayene sonucu belirlenen yöntemler izlenerek koyulur. Uyuzun çeşidine, semptom türüne ve hastalığın düzeyine göre veteriner hekim kararıyla uygulanan yöntemler şunlardır: Deri kazıntı testi: Genellikle köpeğin derisinde kaşınmaktan tahriş olan kısımdan, kazıntı yoluyla bir doku örneği alınır ve mikroskop altında uyuz akarlarının varlığı aranır. Biyopsi: Köpeğin uyuzdan etkilenen tahriş olmuş, kızarık, tüy dökülmesi sonucu kelleşen hasarlı deri bölgelerinden alınan örnek incelemesiyle, varsa uyuz akarları tespit edilebilir. Köpeklerde Uyuz Tedavisi Nasıl Yapılır? Köpeklerde uyuz tedavisi köpeğin bağışıklık durumuna, uyuzun türüne ve şiddetine göre değişir. Bu yüzden yukarıdaki belirtilerin gözlemlendiği köpeklerin vakit kaybetmeden muayene edilmesi ve uygulanacak tedavinin belirlenmesi için hastalığın teşhis edilmesi önemlidir. Hastalık özelinde uygulanan tedavi yöntemleri değişebilir ancak yaygın olarak başvurulan uyuz tedavisinin adımları şu şekildedir: Deri temizliği: Özel ilaçlı yıkamalar uygulanabilir. İlaç tedavisi: Veteriner hekim muayenesi ve yapılan tetkikler sonucunda reçete edilen ilaçlar kullanılır. Tedavi süresi deride gerçekleşen iyileşme takibiyle belirlenir. Takip süreci: Bu süreçte hem veteriner hekim kontrollerinin aksatılmadan takip edilmesi hem de köpeğin bakımını üstlenen kişinin, varsa veteriner hekim tarafından verilen görevleri, harfiyen uygulaması gerekir. İzolasyon: Uyuz genel olarak bulaşıcı bir hastalıktır. Bu yüzden tedavi sürecinde izolasyon ve yaşam alanlarının düzenli temizliği hem iyileşme hem de hastalığın tekrar nüksetme riskini minimalize etmek için önem taşır. Köpeklerdeki Uyuz İnsanlara Bulaşır mı? Uyuzun insanlara geçebilen türleri vardır. Bu süreçte yoğun bir kaşıntıya uzun süre maruz kalan insanların hekime görünmesinde fayda vardır.

PetShopTR
bottom of page