top of page
PetShopTR

Kredi Kartına Taksit    800₺ Üzeri Ücretsiz Kargo 

Alışveriş Yapmak İçin Üyelik Zorunlu Değildir

Arama

Boş arama ile 60 sonuç bulundu

  • Köpeklerde Distemper (Gençlik Hastalığı)

    Köpeklerde Distemper (Gençlik Hastalığı) Nedir? Canine Distemper Virus (CDV), ülkemizde bilinen adıyla gençlik virusu; kızamık ve sığır vebası viruslarıyla yakından bağlantısı olan bir paramiksovirustur. Köpeklerde gözlemlenen gençlik hastalığı geçmişi 1760'lara kadar dayanır. Canidae (köpek, tilki, kurt, rakun köpeği), Mustelidae (gelincik, vizon, kokarca, sansar, porsuk, su samuru), Procyonidae (rakun) dahil olmak üzere çeşitli karasal etoburlarda görülür. Köpeklerde Gençlik Hastalığı Belirtileri Nelerdir? Köpeklerde gençlik hastalığı çok farklı şekillerde kendini gösterebileceği için profesyonel bir araştırma olmadan tanı koymak mümkün olmayabilir. Yavru ve yetişkin köpeklerde rastlanabilen gençlik hastalığı, genellikle yüksek ateş, göz ve burun akıntısı, öksürük gibi semptomlarla seyreden viral bir hastalıktır ve hızlı bir şekilde tedaviye başlanılması gerekmektedir. Köpeklerde gençlik hastalığının distemper belirtileri genellikle şunlardır: Ateş İrin içerikli burun ve göz akıntıları Öksürük Pati yastıklarında sertleşme ve kalınlaşma Hapşırma Kusma İshal İştahsızlık Depresyon Gözlerde keratitis, ulkus kornea ve iritis, kulaklarda otitis Kas spazmları, baş eğilmesi, inkoordinasyon, nöbetler Belirtiler genellikle virüsün köpeğin vücuduna girmesinden 1-6 hafta sonra başlar. Köpeklerde distemperin aşamaları ise şu şekildedir; İnkübasyon Dönemi: Virüsün köpeğin vücuduna girmesinden belirtilerin başlamasına kadar olan süredir. Bu dönem genellikle 1-3 hafta sürer. Akut Dönem: Belirtilerin başlamasından itibaren ilk 1-2 haftada gözlemlenen dönemdir. Bu dönemde en sık gözlemlenen belirtiler ise şunlardır: Ateş Burun ve göz akıntıları Öksürük,hapşırma Kusma İshal İştahsızlık Letarji Nörolojik Dönem: Hastalığın ilerleyen aşamasında merkezi sinir sistemini etkileyen belirtiler görülür. Bu belirtiler arasında kas spazmları, nöbetler, inkoordinasyon bulunur. Kronik Dönem: Hastalığın son aşamasında köpeklerde kalıcı nörolojik ve fiziksel problemler görülebilir. Köpeklerde Gençlik Hastalığı Teşhisi Nasıl Konur? Köpeklerde gençlik hastalığı olarak bilinen Canine Distemper viral bir enfeksiyondur ve ciddi bir hastalıktır. Teşhisinin erken konulması, tedavinin etkili olması açısından oldukça önemlidir. En sık başvurulan tanı yöntemleri aşağıdaki gibidir: Klinik Belirtiler: Distemperin belirtileri arasında yüksek ateş, burun ve göz akıntısı, öksürük, kusma, ishal, letarji, titreme ve nöbetler bulunur. Veteriner bu belirtileri ve köpeğin öyküsünü dikkate alarak teşhis koyabilir. Laboratuvar Testleri: Veteriner, distemper virüsünün varlığını doğrulamak için kan, idrar veya vücut sıvılarından örnekler alabilir. PCR (Polymerase Chain Reaction) testi, virüsün genetik materyalini tespit etmek için, antikor titrasyon testleri ise enfeksiyonun varlığını doğrulamak için yapılabilir. Serolojik Testler: Serolojik testler, köpeğin kanında distemper virüsüne karşı antikorlar olup olmadığını kontrol etmek için yapılır. Köpeklerde Gençlik Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır Köpekte distemperin teşhisi fiziksel muayene ve laboratuvar testleri (kan testleri, burun ve göz akıntılarından alınan örnekler) ile konur. Tedavi genel olarak semptomatik ve destekleyici tedavileri içerir. Bu tedaviler aşağıdaki gibi olabilir: Sıvı Tedavisi: Dehidratasyonun önlenmesi ve vücudun elektrolit dengesinin sağlanması için damar yoluyla sıvı verilir. Bu tedavi yöntemi köpek kusma veya ishal gibi belirtiler gösteriyorsa önemlidir.Bu belirtiler vücudun su ve elektrolit kaybetmesine neden olur. Antiemetikler (Kusmayı Önleyici İlaçlar): Bu ilaçlar kusmayı önlemek veya kontrol altına almak için kullanılır Antipiretikler (Ateş Düşürücü İlaçlar): Bu ilaçlar yüksek vücut ısısını düşürmeye yardımcı olur. Antikonvülsanlar (Nöbetleri Önleyici İlaçlar): Antikonvülsanlar, nöbetleri önlemeye veya kontrol altına almaya yardımcı olur. Antibiyotikler: Sekonder bakteriyel enfeksiyonların önlenmesi ve tedavisi için antibiyotik kullanımları büyük önem taşır. Enfeksiyonun tipine ve ciddiyetine bağlı olarak geniş spektrumlu veya spesifik antibiyotikler seçilebilir. Göz Enfeksiyonları İçin Losyonlar: Göz enfeksiyonları, gözdeki iltihaplanmayı azaltan ve enfekte olan bölgeyi temizleyen özel losyonlar veya damlalar ile tedavi edilebilir. Köpeklerde Distemper Nasıl Bulaşır? Köpeklerde distemper, Canine Distemper Virus (CDV) adı verilen bir virüs tarafından kaynaklanır. Bu virüs, hava yoluyla (örneğin, enfekte bir hayvanın öksürmesi veya hapşırması ile) veya direkt temas yoluyla (örneğin, burun ve göz akıntıları ile) bulaşabileceği gibi enfekte hayvanların dışkıları ile de bulaşabilir. Bu yüzden köpeklerin yavruluk döneminde aşılarını olması oldukça önemlidir. Distemper Hastalığında Aşılamanın Önemi Köpek 2 aylık olduktan sonra 3 hafta arayla 3 defa, ergin olanlara ise yılda 1 kez uygulanan aşı uygulaması ile bu hastalığın önüne geçilebilir. Gençlik Hastalığı İnsanlara Bulaşır mı? Köpeklerde gençlik hastalığının insanlara bulaşmadığı yapılan araştırmalar sonucu kanıtlanmıştır.

  • Köpeklerde Hipotiroidizm

    Köpeklerde Hipotiroidizm Köpeklerde Hipotiroidizm: Anlamı, Belirtileri ve Tedavi Süreci Köpeklerde Hipotiroidizm, tiroid bezinin yetersiz miktarda tiroid hormonu ürettiği bir endokrin bozukluğuna verilen isimdir. Hipotiroidizm, köpeklerde metabolik işlevlerin azalmasına neden olur çünkü tiroid hormonları vücuttaki birçok hücresel işlem için gereklidir. Köpeklerde Hipotiroidizm Nedir? Köpeklerde tiroid bezi, nefes borusunun her iki yanında yer alan iki ayrı lobdan oluşur. Tiroid hormonları metabolizmada büyük rol oynar ve vücudun birçok bölümünün işlevini etkiler. Köpeklerde hipotiroidizmin en yaygın nedeni, tiroid bezlerinin lenfositik tiroiditisi veya idiyopatik atrofisi sonucunda hasar görmesidir. Bu bozukluklar, tiroid hücrelerinin işlevsiz hale gelmesine veya tiroid dokusunun yerini bağ dokusunun almasına neden olabilir. Köpeklerde Hipotiroidizm Nedenleri Hipotiroidizm tanısı konulan köpeklerin %90'ından fazlasında birincil hipotiroidizm adı verilen bir durum vardır ve bu durum iki süreçten kaynaklanabilir: Tiroiditis: Köpeğin kendi bağışıklık sisteminin tiroid bezlerinde iltihap yaratması nedeniyle sağlıklı tiroid dokusunun kaybolmasıdır. Süreç aylar hatta yıllar sürebilir ve çoğunlukla kalıtsal bir kökene sahiptir. Atrofi: Normal tiroid dokusunun yerini yağ ve bağ dokusu alır. Bu aynı zamanda tiroiditin son aşaması da olabilir. Çok daha az yaygın olan başka nedenler de vardır. Bunlar genelde aşağıdakiler gibidir: Tiroid bezi kanseri Hipofiz bezi hastalıkları Konjenital kusurlar Dış travma Köpeklerde Hipotiroidizm Belirtileri Nelerdir? Tiroid hormonları vücuttaki hemen hemen her hücreyi etkilediğinden, hipotiroidizmi olan köpeklerin birden fazla belirti göstermesi çok normaldir. Tiroid bezinin tahribatı yavaş ilerlediği için belirtiler genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve gözden kaçırılma olasılığı çok yüksektir. Hipotiroidizmli köpeklerde yaygın bulgular şunlardır: Kilo Alma: Hipotiroidizmli köpeklerde, yavaş işleyen bir metabolizmaya sahip olmaları nedeniyle kilo artışı görülür. Aktivite seviyesi aynı kalırken, köpekler kilo alır. Enerji Eksikliği: Köpekler yorgun ve halsiz görünebilir. Daha az oyun oynama veya egzersiz yapma eğiliminde olabilirler. Deri ve Kıl Değişiklikleri: Deride kuruluk, kepeklenme, renk değişiklikleri ve kıllarda dökülme gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Soğuğa Karşı Hassasiyet: Köpekler soğuk hava koşullarına karşı daha hassas ve dirençleri düşük bir hale gelebilir. Kulak Enfeksiyonları ve Diğer Deri Sorunları: Hipotiroidizmli köpeklerde sıkça kulak enfeksiyonları ve deri enfeksiyonlarına rastlanabilir. Yavaş Kalp Atış Hızı: Hipotiroidizm, köpeğin kalp atış hızının düşmesine neden olabilir. Musküler ve Sinirsel Belirtiler: Bazı köpekler kas güçsüzlüğü, koordinasyon eksikliği veya yürüyüşlerinde değişiklik gösterebilirler. Köpeklerde Hipotiroidizm Nasıl Teşhis Edilir? Başlangıçta veteriner hekimler, köpeğin hikayesine ve gözlemlenen belirtilerine bakarak tiroid fonksiyonunu değerlendirmek için birkaç teste başvurabilir. Belirtilerin gözlenmesi durumunda genel olarak başvurulan teşhis yöntemleri aşağıdaki gibidir: Klinik Belirtiler ve Öykü: Veteriner hekim, hipotiroidizm için tipik belirtileri değerlendirecektir. Ancak bu belirtiler spesifik olmadığından teşhis için ek testlere ihtiyaç duyulur. Bazal Tiroid Hormon Testi (T4): Genellikle ilk adım olarak total T4 seviyeleri ölçülür. Düşük T4 seviyeleri hipotiroidizm şüphesini güçlendirir ancak bu durum başka rahatsızlıkların da habercisi olabilir. Serbest T4 (fT4) Ölçümü: Total T4'e ek olarak serbest T4, Hipotiroidizmi teşhis etmek için daha spesifik bir test olarak kabul edilir. Tiroid Uyarıcı Hormon (TSH) Testi: Düşük T4 ve yüksek TSH seviyeleri, primer hipotiroidizmin tipik işaretleridir. Ancak tüm hipotiroid köpeklerde TSH seviyeleri yüksek olmadığından bu test tek başına kullanılmamalıdır. Tiroid Uyarıcı Hormon (TSH) Uyarım Testi: Daha kesin bir teşhis için kullanılan yöntemdir. Diğer testlere göre daha maliyetli ve zaman alıcı olan bu test, TSH'nin tiroid bezini uyarabilme kapasitesini değerlendirir. Antikor Testleri: Tiroid bezine karşı oluşan antikorların varlığını kontrol etmek için kullanılır. Bu testlere ek olarak T3, fT3, TRH ve TRH uyarım testi de kullanılabilmektedir. Bu testlerin sadece bir tanesinde hipotiroidizm ile uyumlu görülen değişiklik hipotiroid tanısını koymak için yeterli değildir. Test sonuçlarının birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Hipotiroidizm birçok farklı şekilde seyredebilir ve test sonuçlarının yorumlanması hastaya göre farklılıklar göstermektedir. Köpeklerde Hipotiroidizm Tedavisi Hipotiroidizm tedavi edilmeyen, kontrol altında tutulan bir hastalıktır. Köpeklerin ömür boyu tiroid hormonu replasman tedavisi alması gerekebilir. Köpeklerde hipotiroidizmin kontrolü genellikle başarılıdır ve çoğu köpek, doğru tedavi ve düzenli izleme ile normal bir yaşam sürdürebilir. Genel olarak başvurulan yöntemler ise aşağıdaki gibidir: Levotiroksin (L-T4) Tedavisi: Bu, hipotiroid köpekler için ana tedavi yöntemidir. L-T4, tiroid hormonunun sentetik bir formudur ve genellikle oral tablet formunda verilir. Doz, köpeğin ağırlığına, yaşına, genel sağlık durumuna ve eşlik eden diğer hastalıklara bağlı olarak değişir. Düzenli İzleme: Tedaviye başlandıktan birkaç hafta içinde serum T4 seviyeleri kontrol edilir. Süreç olumlu ilerlerse tedaviye yanıt olarak yılda birkaç kez kontrol edilmesi önerilir. Düzenli İzleme: Tedaviye başlandıktan birkaç hafta içinde serum T4 seviyeleri kontrol edilir. Süreç olumlu ilerlerse tedaviye yanıt olarak yılda birkaç kez kontrol edilmesi önerilir. Köpeklerde Hipotiroidizmin Önlenmesi için Ne Yapılmalıdır? Hipotiroidizm, köpekler arasında sıkça rastlanan bir endokrin hastalıktır. Her ne kadar bu hastalığın tüm nedenlerini önlemek zor olsa da, risk faktörlerini azaltarak ve bazı önlemleri alarak hastalığın oluşma olasılığı azaltılabilir. Düzenli Veteriner Hekim Kontrolleri: Köpeklerin düzenli olarak veteriner hekime götürülmesi, erken teşhisin anahtarıdır. Özellikle ortalama yaşın üzerindeki köpeklerde hipotiroidizm riski yüksek olduğu için bu kontrollerin daha sık gerçekleşmesi gerekir. Dengeli Beslenme: Yetersiz iyot alımı, hipotiroidizmin bir nedeni olabilir. Bu nedenle köpeklerin dengeli ve tamamlayıcı bir diyetle beslenmesi önemlidir. Kimyasallara ve Radyasyona Maruz Kalmaktan Kaçınma: Bazı araştırmalar, radyasyon ve belirli kimyasallara maruz kalmanın köpeklerde tiroid disfonksiyonuna neden olabileceğini gösterir. Genetik: Eğer bir köpek hipotiroidizm için genetik bir eğilime sahipse üreme konusunda ekstra temkinli davranılmalıdır. İlaçlar ve Yan Etkileri: Bazı ilaçların hipotiroidizmi tetikleyebileceği bilinir. Bu nedenle, köpeğinize reçete edilen ilaçları ve olası yan etkilerini veteriner hekiminize danışmalısınız. Köpeklerde Hipotiroidizm İnsanlara Bulaşır mı? Hayır, köpeklerdeki hipotiroidizm insanlara bulaşmaz. Hipotiroidizm, tiroid bezinin yeterli miktarda tiroid hormonu üretememesi durumunda ortaya çıkar. Bu durum hem insanlarda hem de köpeklerde görülebilir.

  • Köpeklerde Leptospiroz

    Köpeklerde Leptospiroz Leptospiroz Hastalık ilk olarak 1886 yılında Weil tarafından Almanya'da bulunmuştur. Daha çok hayvanlarda görülen fakat insanlara da bulaşabilen zoonoz hastalıklardan biridir ve birçok isme sahiptir. İnek, domuz ve köpek gibi hayvanlarda sıklıkla görülen bu hastalık, Weil veya domuz çobanı ismiyle de bilinir. Hastalığa sebep olan bakteriler genel olarak toprak ve suda bulunur. Köpeklerde Leptospiroz Hastalığı Nedir? Leptospiroz, bakterilerin yol açtığı, sık rastlanan bir hastalıktır ve genellikle sıcak ve nemli iklimlerde görülür. Söz konusu bakteriler köpeklerde enfeksiyona neden olarak hastalığı meydana getirir. Dünya çapında bu hastalıktan en çok köpekler etkilenir. Köpeklerin leptospiroz hastalığından korunması için temiz olmayan sulardan ve diğer hayvanların idrarlarından uzak tutulması gerekir. Tanı koyulan köpekler diğer hayvanlardan izole edilmelidir. Leptospira cinsi bakteriler deri yoluyla da bulaşabildiği için insanların enfekte köpeklere eldivensiz dokunmaması gerekir. Köpeklerde leptospiroz, ilerleyen evrelerde karaciğer veya böbrek yetmezliğine neden olabilir. Leptospiroz Hastalığı Nasıl Bulaşır? Leptospiroz hastalığında bulaş, enfekte idrarla direkt temas veya deri yoluyla meydana gelebilir. Diğer deri yoluyla geçen hastalıklardan farklı olarak leptospiroz, zarar görmemiş deriden de geçebilir. Bunun yanında hastalık; enfekte doku ve sıvıların ağız yoluyla alınmasının dışında plasental ve çiftleşme yoluyla da bulaşabilir. Bakterilerin suya, toprağa veya herhangi bir yüzeye bulaşması neticesinde, temas ile köpeklerin derisi veya mukoz membranları enfekte olabilir. Derisinde yara bulunan köpekler daha yüksek enfeksiyon riski taşır. Enfeksiyonu atlatan köpekler, hastalık etkenini aylarca idrarlarında taşıyıp etrafa saçabilirler. Bu yüzden tanının konulduğu köpek mutlaka diğer hayvanlardan izole edilmelidir. Leptospiroz Hastalığını Önlemede Aşılamanın Önemi Aşılama ile leptospiroz hastalığının önüne geçilebilir. Bu nedenle köpeklerin doğru yaşta gerekli aşılarının yapılması önemlidir. Köpeklerde Leptospiroz Belirtileri Belirtiler köpekten köpeğe değişkenlik gösterebildiği için farklı hastalıklar ile karıştırılabilir. Hastalık etkeni vücuda girdikten sonra organ ve dokularda hızla yayılım ve çoğalım gösterir. Klinik belirtiler, hafif seyreden semptomlardan komaya kadar değişkenlik gösterebilir. Ateş, kas yumuşaması, sarılık, patolojik uyku hali gözlemlenebilir. Akut enfeksiyonlarda ise daha çok kan kusma, kanlı idrar, kanlı dışkılama, burun kanaması ve kronik aktif hepatit belirtileri görülebilir. Enfekte köpeklerin hastalıktan yaygın olarak etkilenen organları şunlardır: Böbrek Karaciğer Dalak Göz Genital sistemler Köpeklerde en sık rastlanan klinik belirtiler şu şekildedir: Yüksek ateş Sarılık Depresyon Yorgunluk Hareketsizlik Kaslarda ağrı İdrar yaparken acı çekme ve idrarda kan İştah ve kilo kaybı İshal Titreme Öksürük Kusma Burun akıntısı Leptospiroz Teşhisi Nasıl Konur? Köpeklerde leptospiroz teşhisi, veteriner hekim kontrolünde gerçekleştirilen muayene sonuçlarına göre yapılır. Teşhis için uygulanabilecek yöntemler şu şekilde sıralanabilir: Fiziksel muayene: Veteriner hekim, klinik muayene ile enfeksiyonun belirtilerini kontrol eder. Kan testleri: Köpeğin enfekte olup olmadığını anlamaya yardım eden antikorların varlığı incelenir. İdrar testi: Enfeksiyona neden olan bakterilerin idrarda olup olmadığı incelenir. Biyopsi: Nadir olarak, enfekte dokuları araştırmak için mikroskobik inceleme yapılır. Leptospiroz Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır? Leptospiroz hastalığında, dehidrasyonu önlemek için tedavi yöntemi olarak sıvı tedavisi uygulanır. Leptospiroz, antibiyotik ve destekleyici bakım ile tedavi edilebilir. Semptomlar ağırlaşmadan hastalık teşhis edilirse ve uygun tedavi yöntemlerine başvurulursa iyileşme şansı yüksektir. Köpekler tedavi sonrası bu hastalıktan kurtulsalar bile kalıcı böbrek veya karaciğer hasarıyla baş etmek zorunda kalabilirler. Leptospiroz Hastalığını Yenen Köpeklerin Bakımı Nasıl Yapılmalıdır? Leptospiroz hastalığı tedavisini tamamlayan köpeklerde yeniden bulaş ihtimaline karşı gerekli önlemlerin alınması ve yaşam alanlarında uygun koşulların sağlanması oldukça önemlidir. Tedavi sonlandıktan sonra alınacak tedbirlerden bazıları şunlardır: Köpeklere temas edilmesi gerekilen durumlarda mutlaka eldiven giyilmelidir. Köpeklerin idrarını yaptığı, kustuğu veya herhangi bir vücut sıvısı bıraktığı alanlar dezenfektanlarla dezenfekte edilmelidir. Temizlik işlemi sırasında eldiven ve maske kullanılmalı ve uygun şekilde atılmalıdır. Leptospiroz İnsanlara Bulaşır mı? Hastalık, nadir de olsa köpeklerden insanlara bulaşabilir. Bu nedenle, köpek bakımını üstlenen kişi veya kişilerin hastalık süreçlerinde hijyen kurallarına ekstra önem göstermesi gerekir.

  • Köpeklerde Mantar Hastalığı

    Köpeklerde Mantar Hastalığı Köpeklerde Mantar Hastalığı Köpeklerde mantar hastalığı, en sık karşılaşılan bulaşıcı deri hastalıkları arasında yer alır. İnsanlar dahil birçok canlıda gözlenebilen 50’ye yakın mantar türü vardır. Mantara maruz kalan canlıların hemen hemen tümünde yaygın olarak görülen şikayetler şunlardır: Deride kaşıntı Kızarıklık İltihaplanma Döküntü Yok edilmesi zor olan bu organizmalar uzun süre hastalığı oluşturmaya devam edebilirler. Köpeklerde Mantar Hastalığı Nedir? Köpeklerde mantar hastalığı, mantar enfeksiyonlarından kaynaklanan bir deri hastalığıdır. Mantarlar, havada veya toprakta bulunabilen mikroskobik organizmalardır ve köpeklerde farklı mantar türlerinin yol açtığı çeşitli deri deformasyonları görülebilir. Köpeklerde bakteriyel ve viral enfeksiyonlara göre çok daha az görülen mantar hastalığı, nemle birlikte artış gösterdiği için özellikle bahar aylarında sıklaşır. Hızlı yayılabilen ve tedavi edilmediği zaman kötü sonuçlara yol açabilen mantar hastalığı; her yaştaki köpekte görülebilir. Mantar enfeksiyonları, genellikle köpeğin bağışıklık sistemi zayıflamışsa veya deride yaralanma varsa ortaya çıkabilir. Köpeklerde Mantar Hastalığı Türleri Nelerdir? Köpeklerde mantar hastalığı sistemik ve bölgesel olarak görülebilir. Sistemik mantar enfeksiyonları köpeklerin vücut sistemlerini etkilerken, lokalize mantar enfeksiyonları tipik olarak deri veya tırnaklarda görülür. Semptomlar kendini göstermeye başladığı andan itibaren zaman kaybetmeden tedaviye başlanmalıdır. Köpeklerde sık görülen mantar türleri aşağıdaki gibidir: Microsporum canis: Köpeklerde en sık görülen mantar türüdür. Köpek, kedi ve insan derisinin üst katmanlarında tahribata yol açabilir. Özellikle genç köpeklerde, tüylerde dökülme, deride kızarıklık, kaşıntı ve kabuklanmayla kendini gösterir. Malassezia pachydermatis: Bu mantar türü; özellikle kulaklar, koltuk altları ve bacaklar gibi nemli bölgelerde görülür. Kaşıntı, kızarıklık ve kötü koku gibi semptomlara neden olabilir. Candida albicans: Köpeklerin genellikle kulak, deri kıvrımları ve tırnak diplerinde enfeksiyona neden olur. Kaşıntı, kızarıklık, kabarcıklar ve yaralar gibi şikayetlere yol açabilir. Trichophton mentagrophytes: Dermatofit vakaların bir kısmına sebep olan mantar türüdür. Mantar Hastalığı Köpeklere Nasıl Bulaşır? Enfekte yüzeylerle temas eden köpekler, mantar hastalığına yakalanabilirler. Bu enfeksiyonlar, genellikle mantar sporlarının doğrudan temasıyla bulaşır. Yani enfekte olan bir köpeğin diğer kedi, köpek veya insanlara direkt temas etmesi birincil ve en önemli bulaş yoludur. Köpeklerde mantar enfeksiyonlarına neden olan mantarların yaygın bulaşma şekilleri şöyledir: Mantar sporlarının doğrudan teması: Mantar sporları doğrudan deri, tırnak veya saç kökleri gibi yüzeylere temas ederek bulaşabilir. Kontamine toprak, bitki örtüsü ve malzemeler: Mantar enfeksiyonları, enfekte toprak, bitki örtüsü ve malzemeler aracılığıyla da bulaşabilir. Köpekler, mantar sporlarını taşıyan toprağı kazarak veya mantar sporlarını içeren bitkileri veya malzemeleri çiğneyerek enfekte olabilir. Diğer enfekte hayvanlar: Köpekler, enfekte hayvanlarla temas ederek mantar enfeksiyonlarına yakalanabilir. Özellikle kediler, mantar enfeksiyonlarının yaygın taşıyıcısıdır. Mantarların solunması: Bazı mantar türleri, havadaki sporlarını soluyarak veya yutarak da bulaşabilir. Bu tür mantar enfeksiyonları daha nadirdir ancak özellikle solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilirler. Mantar Hastalığı Belirtileri Nelerdir? Köpeklerde mantar şikayetlerinde karşılaşılan çeşitliliğin sebebi; çok sayıda mantar türünün bulunması ve enfekte olan köpeklerde hastalığın türüne özgü farklı şekillerde semptomların ortaya çıkmasıdır. Şikayetler mantar türlerine bağlı olarak değişkenlik gösterse de en sık görülen bulgular şu şekildedir: Tüy dökülmesi Kuru, kırılgan veya çatlamış tırnaklar Deride kabuklanma Bakteriyel deri enfeksiyonları Mantar hastalığının vücudun çeşitli bölgelerinde çok farklı semptomları olabilir. Doğada ve çürümüş atıklarda bulunabilen Aspergillus, aspergillozis isimli bir mantar enfeksiyonuna neden olur. Yaygın görülen belirtileri ise şöyledir: Uyuşukluk Kanlı bir burun akıntısı Hapşırma Burun deliklerini çevreleyen ülserasyon Burun kanaması Mantar hastalığı en çok deride kendini belli eder. Deride başlayan semptomlar tedavi edilmediği ve yeniden oluşmaması için gerekli önlemler alınmadığı takdirde, hızla yayılabilir. Deri üzerinde en sık görülen semptomlar ise şu şekildedir: Vücudun belirli bir bölgesini sürekli yalama eğilimi Enfeksiyonun oluştuğu bölgede kötü koku Mantarın bulunduğu bölgede tüy dökülmesi Deri üzerinde kızarıklıklar ve yaraların oluşması Tüm bu semptomların fark edilmeyip, tedavi edilmemesi halinde mantar yayılımını sürdürebilir, farklı hastalıkların gelişmesine neden olabilir. Mantar Hastalığı Teşhisi Nasıl Koyulur? Köpeklerde mantar hastalığının teşhisi, veteriner hekimin klinik değerlendirmesinin ardından, aşağıdaki yöntemlerden bir veya birkaçının tercih edilmesiyle koyulabilir: Deri ve tüy muayenesi: Veteriner hekim, köpeğin deri ve tüylerindeki belirtileri inceleyerek mantar enfeksiyonu olup olmadığını araştırır. Bu belirtiler arasında, sorunun mantar kaynaklı olduğundan; kırmızı, pullu, kabarcıklı veya kaşıntılı bölgeler, tüy dökülmesi, kabuklanma ve kötü koku gibi belirtiler görülmesiyle şüphelenilebilir. Mantar kültürü: Veteriner hekim talebiyle, köpeğin derisinden örnek alınarak mantar kültürü testi yapılabilir. Bu test, mantarın türünü belirlemeye yardımcı olacağı gibi enfeksiyonun şiddeti ile ilgilide detaylı bilgi verebilir. Biyopsi: Nadir durumlarda, veteriner hekim, köpeğin derisindeki belirtileri değerlendirmek için bir biyopsi yapabilir. Bu test, enfeksiyonun türünü ve ciddiyetini netleştirmek için önemlidir. Mantar Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır? Köpeklerde mantar enfeksiyonları tedavisi, enfeksiyonun türüne ve şiddetine bağlı olarak değişebilir. Veteriner hekimin yönlendirmesiyle belirlenen tedavi; aşağıdaki yöntemlerden bir veya birkaçının uygulanmasıyla yapılır. Antifungal ilaçlar: Enfeksiyonun türüne bağlı olarak veteriner hekim, oral veya topikal antifungal ilaçlar reçete edebilir. Bu ilaçlar, enfeksiyonu tedavi etmek ve yeniden enfeksiyonu önlemek için kullanılır. Banyo: Bazı durumlarda, veteriner hekim, özel bir antifungal şampuan veya losyon kullanılarak enfekte köpeğin yıkanmasını önerebilir. Bu banyolar, köpeğin bakımını üstlenen kişi tarafından tedavinin gerektirdiği aralıklarla yapılmalıdır. Amacı; cildin yüzeyinden mantarın uzaklaştırılması ve enfeksiyonun yayılmasının önlenmesine yardımcı olmaktır. Ortam temizliği: Mantar enfeksiyonları, ortamdaki mantar sporlarının varlığı nedeniyle tekrarlayabilir. Bu nedenle, veteriner hekim, köpeğin yaşadığı alanların ve eşyaların dezenfekte işleminden geçmesini de reçetenin yanında isteyebilir. Diyet: Bazı mantar enfeksiyonları, bağışıklık sistemi zayıf olan köpeklerde daha yaygın görülür. Bu yüzden enfekte köpeğin bağışıklık sistemini güçlendirmek, hastalıkla savaşmanın en önemli unsurlarındandır. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi de doğru ve sağlıklı bir diyet programına büyük oranda bağlılık göstermekle mümkün olur. Cerrahi müdahale: Nadir de olsa; mantar enfeksiyonları ciddi tırnak problemlerine veya diğer deri sorunlarına neden olabilir. Bu durumlarda, veteriner hekim yönlendirmesiyle cerrahi müdahale gerekebilir. Köpeklerde Mantar Hastalığı Tedavisi Ne Kadar Sürer? Mantar enfeksiyonlarının tedavisi, genellikle uzun sürer. Ancak düzenli veteriner hekim kontrolleri, reçeteye bir fiil uygunluk göstermek ve varsa evde takip edilecek destek tedavileri aksatmamak iyileşme süresini kısaltabilir. Mantar Hastalığı İnsanlara Bulaşır mı? Mantar hastalığının bilinen zoonotik türleri vardır ve köpeklerden insanlara bulaşabilir. Köpek bakımını üstlenen kişi veya kişilerin mantar hastalığından şüphelendikleri durumlarda, bir hekime başvurmaları önerilir.

  • Köpeklerde Kalp Kurdu

    Köpeklerde Kalp Kurdu Hastalığın nedenleri ve bulaşması Kalp kurdu hastalığına sivrisineklerin bulaştırdığı Dirofilaria immitis (D. immitis) adlı bir parazitik kurt neden olur. Kalp kurdu hastalığı köpeklerde dolaşım ve solunum sistemlerini etkiler. Hafif, inatçı bir öksürük ve hareket etme isteksizliğiyle başlayıp kalp yetmezliğine kadar ilerleyebilir. Kedilerde ise kronik öksürük ve zor nefes alma veya kusma ile başlayıp ani ölüme neden olabilir. Kalp kurdu hastalığı Antarktika hariç her kıtadaki ülkelerde endemiktir. İklim değişikliğiyle birlikte sivrisinekler ve dolayısıyla kalp kurdu hastalığının yaygınlığı artar. Parazitolojide Yeni Mekanizmalar Başkanı Prof. Dr. Paul M. Selzer ve Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı Uygulamalı Araştırma ve Yayınlar Kıdemli Yardımcı Direktörü Dr. Douglas S. Carithers hastalığı daha iyi anlamaya ve yeni yaklaşımlar geliştirmeye yönelik araştırmalara liderlik eden uzmanlar arasında yer alıyor. Mevcut koruma ve tedavi yaklaşımları Erişkin kalp kurtlarını1 öldürmek için halihazırda birinci basamak tedavi olarak Immicide® ilacı öneriliyor. Bununla birlikte ilacın yalnızca bir veteriner hekimin yönlendirmesi ve yakın denetimi altında kullanılması gerekiyor. Profesör Selzer, “Bir köpeğin kalbine çok fazla kurt bulaşmışsa köpeğin çok acı çekmesi ve hatta parazitler ölürken onun da ölmesi riski yüksektir" diyor. “Sivrisineğin ısırdığı andan parazitin kalbe doğru hareket eden genç ve erişkin kurtlara dönüşmesinden önce makrosiklik laktonların (ML'ler) koruyucu etki yaratabilmesi için 60 günlük bir penceremiz var. Ama köpeğin ne zaman bir sivrisine tarafından ısırıldığını genellikle bilememek ciddi bir sorun oluşturuyor.” Bu nedenle mevcut uygulamada larvaları erişkin hale gelmelerinden önce hedefleyen koruyucular olarak ML'lerin kullanılmasıyla hastalığın kontrol altına alınmasına odaklanılıyor. ML ivermektin, 1987’de piyasaya sürülmesinden bu yana kalp kurdu hastalığına karşı korumayı esas olarak ML'lerin sürekli uygulanmasıyla sağladı. Dr. Carithers ise şunları söylüyor: “Bu ilaçların kullanıldığı koruyucu tedaviler doğru şekilde uygulandıkları zaman kalp kurdu larvalarına karşı oldukça etkili. Öte yandan hatalı kullanım, başta ABD'deki Mississippi Nehri havzalarında olmak üzere çeşitli kalp kurdu popülasyonlarının daha fazla direnç geliştirmesine yol açtı.” Yeni koruyucu ilaçlar direnci kırabilir Kalp kurdu popülasyonlarının ne kadar dirençli olduğu veya direncin yeni bölgelere yayılma olasılığının ne olduğu henüz net olarak bilinmiyor. Bununla birlikte, bu yayılmayı yönetmeye veya geciktirmeye yönelik yeni ilaç sınıfları veya diğer terapötik müdahaleler geliştirebilmek için araştırmalar yürütülmesi gerekiyor. İlaç buluşlarına yönelik çok çeşitli yeni araçlara sahip olmamız ve moleküler biyoloji, biyokimya ve ilgili teknolojilerdeki hızlı ilerlemeler sayesinde parazit ve ilaç etkisinin moleküler mekanizmaları hakkında detaylı iç görüler edinebiliyoruz. Otomatik tarama süreçleri, değerlendirilebilecek bileşiklerin sayısını ciddi ölçüde artırıyor. İnsan hastalıklarının araştırılmasında kapsamlı olarak kullanılan omik teknolojileri, parazitik hastalıkların ele alınmasında da uygulanmaya başladı. D. immitis kalp kurdu genomunun haritalanması henüz tamamlanmasa da yeni, daha rafine omikler, moleküler biyoloji ve biyokimya yaklaşımlarıyla yeni ilaç hedeflerinin ve devamında yeni ilaçların bulunması desteklenebilecek. Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı birimindeki bilim insanlarımız kalp kurtlarını metabolizmalarını etkileyerek, iç organ sistemlerine saldırarak veya onları köpek veya kedinin bağışıklık sistemi tarafından daha da tanınır hale getirerek hedefleme fırsatlarını araştırıyorlar. Ayrıca bir organizmanın yapısına, işlevine ve dinamiklerine çevrilebilen eşitli biyolojik moleküllerin kapsamlı olarak anlaşılmasındaki ilerlemelerle birlikte mRNA veya mikroRNA teknolojileri kalp kurdu hastalığının tedavisi için yeni nesil aşıların geliştirilmesine dahi yol açabilecek. “Konakçı-parazit etkileşimi hakkında daha çok bilgi edinebilirsek yeni müdahale yolları bulabiliriz” diyen Profesör Selzer şunları ekliyor: “Direnci kıran yeni ilaçlar ve etkili aşılar geliştirmenin yanı sıra güvenli ve etkili, uzun süreli kovuculara da ihtiyacımız var." İnovasyon ve uygun ilaç kullanımını birleştirme Boehringer Ingelheim, kalp kurdu hastalığını yönetmeye yenilikçi yaklaşımlar geliştirmede ön saflarda yer alıyor. Ancak daha fazla eğitim de gerekiyor. Dr. Carither sözlerine şöyle devam ediyor: “Köpekler ve kurtlar var olduğundan beri büyük olasılıkla kalp kurtları da var olmuştur. Bu nedenle, onları tamamen ortadan kaldırmamız pek mümkün görünmüyor. Yapabileceğimiz tek şey evcil hayvanlarımızdaki hastalığı yönetmek.” Konakçı (köpek) ve vektör (sivrisinek) içindeki bir kalp kurdunun erken mikrofilarya aşamasından (mf) itibaren ilerleyen karmaşık yaşam döngüsü gösterilmektedir. Kalp kurdu sivrisineğin içinde enfektif larva aşamasına (L3) kadar gelişir. Bu larvalar daha sonra daha da geliştikleri köpeğe geri aktarılabilir. Erişkin kurtlar bulaşmadan yaklaşık altı ay sonra pulmoner arterlerde görülür. Çizimin dış halkasında koruma ve tedavi seçeneklerinin etkili olabileceği noktalar gösterilmektedir. Makrosiklik laktonlar, bulaşmadan sonra 60 güne kadar (d) L3 ve L4 larva evrelerindeki parazite karşı koruyucu tedavi olarak kullanılır. Yeni, güvenli ve uzun süre kalıcı kovucular geliştirmek, müdahale açısından bir başka önemli alan olarak ortaya çıkmaktadır. D. immitis ve D. repens (D. immitis'in yakın akrabası) enfeksiyonlarının dünya çapındaki varlığı. Boehringer Ingelheim kurum içi pazarlama analizine göre Dirofilaria enfeksiyonu riski taşıyan köpek sayısı Asya'da yaklaşık 148 milyon, Latin Amerika ve Avrupa'da 98’er milyon, Kuzey Amerika'da 80 milyon, Afrika'da 50 milyon ve Okyanusya'da 6 milyon seviyelerinde bulunuyor.

  • Köpeklerde Parvo (Kanlı İshal)

    Köpeklerde Parvo (Kanlı İshal) Köpeklerde parvovirüs Köpek parvovirüsü, son derece bulaşıcı bir viral hastalıktır. Şiddetli gastroenterite ve genellikle kanlı dışkıya neden olur. Ölümcül olabilir ve özellikle yavru köpekleri etkiler. Köpek parvovirüsü nedir? Köpek parvovirüsü oldukça bulaşıcıdır ve dış ortamda son derece dirençli bir virüsten kaynaklanır. Şiddetli gastroenterite ve genellikle kanlı dışkıya neden olur. Dişi köpeğe hamilelik esnasında bulaşmışsa, virüs fetüsleri gelişirken etkiler. Virüs kendi başına çoğalamaz ve sonuç olarak, çoğalmasına yardımcı olmak için diğer hücreleri kullanmak zorundadır. Köpek parvovirüsü küçük yavru köpeklerde sindirim sistemindeki hücrelerde kolonize olur çünkü bu hücreler kendilerini hızlı bir şekilde yeniler. Köpek parvovirüsü ölümcül olabilir ve yavru köpek popülasyonunu etkilemeye devam eden bir hastalıktır. Köpek parvovirüsünün belirtileri nelerdir? Köpek parvovirüsü olan köpekte çok çeşitli belirtiler görülür. Aşağıdaki belirtilere daima dikkat etmeniz gerekir: Ateş Uyuklama hali İshal (muhtemelen kanlı) Kusma Sıvı kaybı Şiddetli kilo kaybı Köpek parvovirüsüne ne yol açar? Köpek parvovirüsüyle enfekte olmuş bir köpek, büyük miktardaki virüsü dışkı yoluyla saçar. Özellikle, 1 g dışkı 1 milyona kadar etken içerebilir. Bu, deneysel koşullar altında 1 milyon hayvanı enfekte etmek için yeterlidir. Enfekte bir hayvanın dışkısıyla temas eden herhangi bir insan, hayvan veya nesneden bulaşabilir. Bu bulaşıcı etken dış ortamlara son derece dayanıklıdır. Bazı koşullarda, birkaç ay boyunca, hatta bir yıldan uzun bir süre bulaşıcı kalabilir. Yavru köpeğim köpek parvovirüsüne karşı aşılanabilir mi? Köpek parvovirüsü aşılama ile önlenebilir, bu nedenle yavru köpeğinizin gerekli aşılarının doğru yaşta yapılması çok önemlidir. Aşılar, en çok belirli tarihlerde tekrar aşıları ile birlikte verildiğinde etkilidir. Yavru köpekler için aşılama programı genellikle 6 ila 8 haftalıkken başlar. Parvovirüs aşısı yedi ila dokuz haftalıkken yapılabilir, veteriner hekiminiz sizi doğru şekilde yönlendirecektir. Yavru köpeğimin aşıya ihtiyacı olduğunu nasıl anlarım? Bazı aşılar zorunludur, bazıları ise köpek yavrularının yaşam tarzları ve çevrelerinden kaynaklanan risklere bağlı olarak önerilmektedir. Köpek parvovirüs zorunlu bir aşıdır, bu nedenle yavru köpeğinize kabul edilen herhangi bir plan doğrultusunda bu reçete edilecektir. Yavru köpeğiniz, son aşısından sonraki en az iki hafta boyunca dışarıdaki köpeklerle temas etmemelidir. Yavru köpeğime köpek parvovirüsünün bulaşmasını başka nasıl engellerim? Köpek parvovirüsü dış ortamda son derece dirençlidir. Barınaklar ve üretim çitflikleri gibi birçok köpeğin birarada olduğu ortamlar yüksek risk barındıran ortamlardır. Bu, köpek üretim çiftliğinde iken ilk aşının yapılması gerektiği anlamına gelir. Böylece köpek parvovirüsünün yavrular arasında yayılması önlenebilir. Aynı şey, birbirine yabancı pek çok köpeğin aynı ortamda olacağı köpek barınakları için de geçerlidir. Olası salgınlarla mücadele etmek için, köpek kulübelerinde aşağıdakileri içeren sıkı sağlık önlemleri uygulanır: Aşağıdakiler gibi uygulamalar yoluyla binanın doğru bir şekilde tasarlanmasının sağlanması İleri akış prensibinin uygulanması: hayvanların en yüksek risk altında olduğu bölümden, en düşük risk altında olduğu bölüme giden tek yönlü bir dolaşım programının benimsenmesi Köpek kulübesi malzemelerinin dayanıklı, sızdırmaz (döşeme için kaymaz), düz, yalıtkan, sökülmesi ve kolay temizlenebilir olması Ayrı bölümlerin oluşturulması: doğum, karantina ve revir için özel bölümlerin olması Yeterli temizlik ve dezenfeksiyonun sağlanması için yürürlükte olan bir protokol de bulunmalıdır. Yavru köpeğimin hasta olduğunu nasıl anlarım? Yavru köpeğiniz köpek parvovirüsü belirtilerinden herhangi birini göstermeye başlarsa, derhal bir veteriner hekime danışmalısınız. Veteriner hekiminiz, yavru köpeğinize virüs bulaşıp bulaşmadığını belirlemek ve en iyi yol haritasını önermek için çeşitli fiziksel muayeneler, biyokimyasal testler ve idrar tahlilleri yapacaktır. Yetiştiriciye, yavru köpeğinizi almadan önce koruyucu önlemleri alıp almadıklarını sormaktan çekinmeyin. Parvovirüs hakkında herhangi bir sorunuz olursa hastalık, önlenmesi ve tedavisi hakkında tavsiyede bulunabilecek bir veteriner hekimle konuşun.

  • Köpeklerde Leishmania

    Köpeklerde Leishmania Leishmaniasis Leishmaniasise, yaygın olarak kırsal alanlarda yaşayan köpeklerde ve bazı kemirgenlerde bulunan bir protozoon neden olur. Leishmaniasisin antik çağlardan beri var olduğu bilinir. Leishmania parazitlerinin tatarcık sineklerinden bulaştığı bilgisi 20. yüzyılda ortaya çıkmış ve yeni Leishmania türlerinin keşfi 21. yüzyıla kadar devam etmiştir. Parazit, günümüzde sıklıkla kum sinekleri tarafından bulaşır. İnsanların da enfekte olabildiği, dikkat edilmesi gereken önemli bir hastalıktır. Köpeklerde Leishmaniasis Hastalığı Nedir? Köpeklerde leishmaniasis, klinik belirtileri olan multisistemik bir hastalıktır. Kum sineği adı verilen bir tür sinek tarafından taşınan Leishmania parazitleri hastalığın oluşumuna neden olur. Endemik bölgelerde enfeksiyon taşıyan köpeklerin sayısı oldukça fazladır. Köpeklerde bulunan leishmaniasisteki patolojinin çoğundan immün mekanizmalar sorumludur. Hastalığın kuluçka dönemi aylar hatta yıllarca sürebilir. Köpeklerde Leishmaniasis Hastalığı Nasıl Bulaşır? Köpeklerde leishmaniasis hastalığı, Leishmania parazitinin taşıyıcıları tarafından bulaşır. Sivrisinekler bu süreçte, enfekte canlıdan emdikleri kan ile sahip oldukları Leishmania parazitlerini, başka bir canlıyı ısırarak transfer ederler, böylece taşıyıcı görevi görürler. Köpeklerde leishmaniasis hastalığının bulaşmasına yol açan durumlar şunlardır: Köpeklerin taşıyıcılar tarafından ısırılması Enfekte kan transfüzyonu Enfekte bir dişi köpekten yavruya bulaşması Köpekleri Leishmaniasis Hastalığından Korumak için Neler Yapılabilir? Hijyenik koşulların uygunluğu, doğru ve sağlıklı beslenme rutinlerinde süreklilik, koruyucu paraziter ilaç uygulamalarının zamanında yapılması ve tabii ki düzenli veteriner hekim kontrolleri; tüm canlılar için sağlıklı ve sürdürülebilir yaşamın olmazsa olmazlarıdır. Bu gerekliliklerin yanında köpeklerde leishmaniasisten korunmak için dikkat edilmesi gereken faktörler şöyledir: 1- Köpeğin kene ve sivrisinek tarafından ısırılıp ısırılmadığını düzenli olarak kontrol etmek. Leishmaniasis hastalığı sivrisinekler tarafından yayılır. Bu nedenle, köpeklerin sivrisineklere karşı korunması önemlidir. Köpekler için özel geliştirilen kene ve sivrisinek kovuculardan kullanmaları önerilir. 2- Riskli bölgelerde dikkatli olmak ve önleyici tedbirleri almak. Köpeklerde Leishmaniasis Hastalığı Belirtileri Nelerdir? Köpeklerde leishmaniasis, oldukça değişken klinik belirtilere sahiptir. Leishmaniasis, etkilenen köpeğin bağışıklık sistemi tarafından kontrol edilemeyen bir enfeksiyondur ve açıkça belirti göstermediği için tanımlanamadığında ciddi sorunlara yol açabilir. Hastalığın ilerlemesi genellikle başlarda yavaş seyreder ve gelişimi yıllara yayılabilir. Bazı köpeklerde hiçbir semptoma rastlanmazken bazıları ciddi şikayetlerle baş etmek zorunda kalabilir. Leishmaniasisin yaygın görülen bazı belirtileri şunlardır: Köpeklerde Leishmaniasis Teşhisi Nasıl Konur? Köpeklerde leishmaniasis, yaşamsal tehdit oluşturduğu ileri evrelere dek çoğunlukla hiçbir semptom göstermediği için, rutin olarak yapılacak kan testleri, hastalığın henüz tedavi edilebilecek aşamadayken teşhis edilmesi açısından oldukça önemlidir. Leishmaniasis şüphesiyle veteriner hekimin yapacağı klinik muayeneyi takip eden testler ise şunlardır: Köpeklerde Leishmaniasis Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır? Köpeklerde leishmaniasis hastalığı tedavisi; enfeksiyonun şiddeti, semptomların belirginliği ve köpeğin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Ancak hekimin klinik muayenesinin ardından oluşturduğu tedavi şu yöntemleri içerebilir: Ateş İştah kaybı Zayıflık ve halsizlik İshal Kusma Deri lezyonları (kaşıntılı, kabuklu veya tüysüz alanlar) Göz lezyonları Lenf yumrularında büyüme Burun veya göz akıntısı Anormal tırnak uzamaları Dalakta büyüme Köpeklerde Leishmaniasis Teşhisi Nasıl Konur? Köpeklerde leishmaniasis, yaşamsal tehdit oluşturduğu ileri evrelere dek çoğunlukla hiçbir semptom göstermediği için, rutin olarak yapılacak kan testleri, hastalığın henüz tedavi edilebilecek aşamadayken teşhis edilmesi açısından oldukça önemlidir. Leishmaniasis şüphesiyle veteriner hekimin yapacağı klinik muayeneyi takip eden testler ise şunlardır: Kan Testleri: Leishmaniasis için en yaygın kullanılan testlerden biri, enfekte köpeklerde antijen-antikor seviyelerini ölçen bir kan testidir. Bu test, hastalığın erken evrelerinde enfeksiyonun tespit edilmesi açısında oldukça kıymetlidir. Ancak yine de bu testler, hastalığın erken dönemlerinde yanıltıcı sonuçlar verebilir. Biyopsi: Leishmaniasis şüphesi olan lezyonların biyopsisi, hastalığın tanısını doğrulamak için yapılır. Biyopsi örneği mikroskop altında incelenerek parazitlerin varlığı araştırılır. PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) Testi: Bu test, Leishmania parazitlerinin DNA'sını tespit etmek için oldukça önemlidir. PCR diğer testlerin aksine yüksek oranda doğru sonuçlar verir ve hastalığın erken evrelerinde dahi yakalanmasını sağlayabilir. Köpeklerde Leishmaniasis Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır? Köpeklerde leishmaniasis hastalığı tedavisi; enfeksiyonun şiddeti, semptomların belirginliği ve köpeğin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Ancak hekimin klinik muayenesinin ardından oluşturduğu tedavi şu yöntemleri içerebilir: İlaç Tedavisi: Leishmaniasis tedavisindeki ilaçlar, parazitleri öldürmek veya enfeksiyonu kontrol altında tutmak için kullanılır. Ancak tedavi süreci uzun olabileceği için, kullanılan ilaçların yan etkilerinin görülme oranı yüksektir. Destekleyici Bakım: Doğru ve sağlıklı beslenme, veteriner hekim kontrollerini aksatmamak ve semptomların takibi kadar yönetimi de tedavinin önemli birer parçasıdır. Çünkü köpeklerde leishmaniasis tedavisinde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi hayati önem taşır. Kan Transfüzyonu: Leishmaniasis nedeniyle köpeklerin kan hücreleri etkilenebilir. Bu nedenle, kan transfüzyonu, köpeğin sağlıklı kan üretimini destekleyebilir, bu sayede hayatta kalma şansını artırabilir. Her hastalıkta olduğu gibi, leishmaniasis hastalığının tedavisi de erken evrelerde başlatılırsa, başarı oranı yükselir. Veteriner hekim, köpeğin sağlık durumuna ve hastalığın şiddetine bağlı olarak en uygun tedavi planını belirleyecektir. Köpeklerde Leishmaniasis Hastalığı İnsanlara Bulaşır mı? Evet, Leishmaniasis tıpkı köpeklerde olduğu gibi insanlara da sinekler aracılığıyla bulaşır. Yani köpeğin kendisi hastalığın taşıyıcısı değildir. Leishmaniasisin olduğu bir bölgede tatarcık sineklerini vücuttan uzaklaştırmak için spreyler ve losyonlar kullanılmalıdır.

  • Golden Retriever Özellikleri, Golden Retriever FCI Standartları

    Golden Retriever Özellikleri, Golden Retriever FCI Standartları Golden Retriever Karakteristik Özellikleri:   Golden Retriever, dünya genelinde en popüler köpek ırklarından biridir ve bu popülerliği haklı kılan birçok özelliği vardır. Zeki ve öğrenmeye heveslidir. Golden Retriever'lar son derece dost canlısı ve sosyal köpeklerdir. İnsanlarla ve diğer hayvanlarla kolayca uyum sağlarlar. Sabırlı, nazik ve koruyucu olurlar. Bu özellikleri onları mükemmel aile köpekleri ve terapik köpekler yapar. Genel olarak çocuklarla arası iyi olduğu için, aileler tercih etmektedir. Çoğu insanla iyi anlaşan bu ırk, neşeli, coşkulu bir köpektir. Nazik bir yapıya sahiptirler. Koyu bir sadakat duygusuna sahiplerdir Golden Retriever'ın sosyal, zeki ve sadık doğası, onu hem aileler hem de profesyonel işler için ideal bir seçim yapar. Sarılmayı, yakın teması severler. Çok fazla havlamazlar. Eğlenceli oyunlar oynamaya bayılırlar. Öğrenmeyi severler ve kolay öğrenirler. Sevimli aynı zamanda da sakin bir köpeği sahiplenmek istiyorsanız tercihinizi Golden Retriever’dan yana yapmalısınız. Terapi amaçlı olarak da sizlere büyük yardımı olan bu köpekler sizle vakit geçirmekten çok büyük zevk duyarlar.   Golden Retriever Sosyal Davranış Özellikleri: Golden Retriever ırkı genellikle havlamaya meyilli değillerdir, ancak gerektiğinde Golden Retriever sahibini korur mu? sorusunun cevabını sadakati ile gösterirler. Peki Golden Retriever saldırır mı? En iyi arkadaş canlısı olarak bilinen bu ırk, aile fertleri için doğru tercih olabilir. Golden Retriever ırkı, kimi zaman agresif davranabilir. Diğer ırklara nazaran Golden Retriever ısırır mı? Golden Retriever ırkı, diğer köpekler ile karşılaştırıldığında, saldırganlığı daha düşüktür. Bunun sebepleri arasında, doğru sosyalleşmeme, eğitim ve yönetim olabilir.      Golden Retriever Fiziksel Özellikleri:   Erkek Golden Retriever ırkı çoğunlukla 65 ile 75 kilogram ağırlığında ve 23-24 cm boyunda olabilirler. Dişi Golden Retriever ırkı ise 55 ile 65 kilogram ağırlığımdadır ve 21-22 cm boyundadır. Golden Retriever çalışma ve spor alanında oldukça dengeli yapıya sahiptir.  Fiziksel olarak, Golden Retriever'lar orta büyüklükte, güçlü ve atletik yapıdadır. Sarkık kulakları ile sempatik görüntüye sahiptirler.  Ayrıca, enerjik ve aktif yapıları nedeniyle, bol egzersiz gerektirirler. Uzun yürüyüşler, oyunlar ve yüzme, bu ırkın fiziksel ve zihinsel sağlığı için önemlidir. Yüzmeye bayılırlar. Bu özellikleri, onları itaat eğitimlerinde ve çeşitli köpek sporlarında başarılı kılar.   Golden Retriever ırklarının, mutlu ve sağlıklı olarak yaşamına devam etmesi için, fiziksel ve zihinsel uyarılara ihtiyaçları vardır. Oldukça aktif ve akıllı olan Golden Retriever eğitimi önemlidir.   Fiziksel Egzersiz:  Bol yürüyüş, koşu ve oyuncaklar ile vakit geçirmesi.   Etkileşimli Oyunlar:  Köpeğiniz, zihinsel ve fiziksel olarak uyarılmaya gerek duyar. Örneğin, bulmaca oyuncakları, itaat eğitimi, çiğneme ve pelüş oyuncaklar. Bunlar köpeğinizi meşgul etmek için tercih edebileceğiniz alternatiflerdir.     Golden Retriever Tüy Yapısı:   Tüyleri genellikle , parlak, adeta altın sarısı renginde olup, adını da buradan alır. Golden Retriever ırkının kendilerine has muhteşem tüy yapısı ve renkleri vardır. Çift katmanlı su geçirmez tüy yapısı sayesinde kötü hava koşullarına karşı dayanıklıdırlar. Düzenli bakım ve tüylerin fırçalanması, tüy dökümünü ve cilt problemlerini en aza indirmeye yardımcı olur. Ölü tüylerinden arındırmak ve dökülmeyi azaltmak için doğru köpek şampuanı kullanmalısınız. Golden ırkları, yılın büyük bir zamanında orta seviyede, sonbahar ve ilkbaharda ise daha yoğun tüy dökerler. Her gün düzenli olarak fırçalanması, gerektiği durumlar da banyo ihtiyacı giderilmesi önemlidir. Golden Retriever Tüy Döker mi? Eğer Golden Retriever köpeğiniz varsa, köpek tüyüyle yaşamaya alışmalısınız.    Golden Retriever Genel Hijyenik Bakım:    Kulaklarının içini nazik bir şekilde temizlemek için, kulak temizleme solüsyonu kullanılması önerilir. Kulağını temizlerken, kulak içi çok derinine sokmamaya özen gösterin. Golden Retriever’ın tırnakları genel olarak hızlı uzar. Tırnakların sağlıklı bir şekilde uzaması için, düzenli olarak kesmeniz oldukça önemlidir. Şayet kesilmezse köpeğiniz bu durumdan rahatsız olacaktır. Tırnak uzar, kıvrılır. Çarpma anında geri kıvrılır ve bir çok benzer durum yaralanmasına sebep olacaktır.   Çoğu köpek ırkında olduğu gibi Golden ırkı da genellikle diş sorunlarına yatkındır. Bu yüzden, diş tartarı ve plakları engellemek için düzenli olarak köpeğinizin dişlerini fırçalamak gerekir.     Golden Retriever Toplumsal Kullanım Alanları:     Aile eşlik köpeğidir. Terapi köpeğidir. Aynı zamanda arama-kurtarma, rehber köpek ve narkotik tespit, kanser tespit gibi görevlerde de yaygın olarak kullanılırlar.   Golden Retriever Eğitime Yatkınlık:   Eğitimleri genellikle kolaydır, ancak tutarlı ve pozitif pekiştirme yöntemleri kullanmak önemlidir.   Golden Retriever Diğer Hayvanlarla Anlaşma:   Diğer hayvanlarla kolayca arkadaş olabilirler Sakin huylu olan Golden ırkları, kediler de dahil olmak diğer canlılar ile anlaştıkları söylenmektedir. Lakin mutlu yaşam sürdürmeleri için, genç yaşta tanışmaları önemlidir.    Golden Retriever Yaygın Sağlık Sorunları Golden Retriever ırkı çoğunlukla sağlıklı köpeklerdir lakin her köpekte olduğu gibi onlarda da sağlık problemleri meydana gelebilir. Bunlardan bazıları; - Dirsek displazisi ve kalça sorunu yaşayabilir. Bu durum dirsek eklemlerinin gelişimine engel olarak, hareket kısıtlamalarına sebep olur. - Öksürük, yorgunluk ve nefes alma güçlüğü, kalp hastalığına neden olabilir. - Alerjiler sebebiyle kaşıntı oluşabilir.     Golden Retriever Yaşam Süresi: Golden Retriever ortalama yaşam süresi 10 ila 12 yıl arasında farklılık gösterebilir. Bu durum kendi boyutlarında olan diğer ırklar ile neredeyse aynıdır. Şayet Golden Retriever ırkınızın yaşam kalitesini uzatmak istiyorsanız, düzenli olarak veteriner muayenesini, egzersiz ve bakımını eksik etmemelisiniz. Golden Retriever ırklarının, mutlu ve sağlıklı olarak yaşamına devam etmesi için, fiziksel ve zihinsel uyarılara ihtiyaçları vardır. Oldukça aktif ve akıllı olan Golden Retriever eğitimi önemlidir.   Sevimli aynı zamanda da sakin bir köpeği sahiplenmek istiyorsanız tercihinizi Golden Retriever’dan yana yapmalısınız. Terapi amaçlı olarak da sizlere büyük yardımı olan bu köpekler sizle vakit geçirmekten çok büyük zevk duyarlar.     Golden Retriever Beslenme: Protein Açısından Kaliteli Mama Seçimi: Golden Retriever ırkı genellikle orta ila büyük boyda olurlar. Enerji seviyelerini ve kas yapısını dengelemek için protein değeri yüksek  köpek maması tüketmesi önemlidir. Lakin, kolay sindirilebilir protein kaynaklarıyla üretilen mamalar seçmeye özen gösterin.   Yapay ve Koruyucu Maddelerden Uzak Durun: Kuru köpek mamalarının bazılarında, sindirimi zor ve alerjiye sebep olan mısır, buğday gibi maddeler bulunur. Doğal malzemelerle üretilen, katkı maddesi yer almayan köpek maması seçmeniz önerilir.   Yaş Kriterlerini Göz Önünde Bulundurun: Yavru köpeklerin beslenme gereksinimleri, yetişkin köpeklere göre değişkendir. Yavru köpeklerin beslenme programı, gelişimi ve büyümesini desteklemek için kalori açısından yüksek protein değerlerine sahip olmalıdır.     Golden Retriever Çeşitleri ve Renkleri: Golden Retriever ırkı,  halk arasında üç tür olarak değerlendirilir. Bunlar, British Golden Retriever, American Golden Retriever ve Mini Golden Retriever olarak bilinir. Renk tonları genel olarak, altın rengini anımsatır fakat beyaz Golden Retriever ya da nadiren görülen siyah Golden Retriever gibi farklı renkler de olabilir. Golden Retriever Yavru Bakımı: Golden Retriever yavrusu, her köpek ırkında olduğu gibi ilk aylarda özel bakım ister. Yavru Golden’lar için doğru mama seçimi önemlidir. Bu mama seçiminde, yavrunun yaşına, genel sağlığına ve aktivite seviyesine dikkat edilmelidir. Golden Retriever ırkı için veterinerinizden öneri almanız daha doğru olacaktır. Golden Retriever Tuvalet Eğitimi: Golden Retriever'lar tam olarak baştan sona aile köpekleri olarak bilinir. Sahiplerini memnun etme ve her zaman aktif olmaya hazırdırlar. Golden Retriever yavrunuzun tuvalet eğitimi için doğru adımlar önemlidir. Erken dönemde tuvalet eğitimine başlamaya özen gösterin. Yavru köpeğinizi, gün içerisinde düzenli besleyin, uyandıktan ve yemekten sonra dışarı çıkarın. Golden Retriever’ınızı, her gün aynı saatlerde dışarı çıkararak bir düzen belirleyin. Bu rutin sayesinde tuvalet alışkanlığı pekişecektir. Kimi zaman bazı olumsuz sonuçlar olabilir fakat sabırlı olmanız gerekir. Köpeğinizi sakin bir şekilde dışarı çıkarmaya özen gösterin. Doğru bölgeye tuvaletini yapması için onu destekleyin ve ödüllendirin. Köpeğinizi eve alışması için, ilk zamanlarda sadece bir bölümde tutun. Bu sayede, tuvaletini daha kontrollü yapmayı öğrenecektir. Yavru Golden ırkınızı gözlemleyin. Tuvalet yapma gereksinimi duyduğunda, size göstereceği davranışlar olabilir. Köpeğiniz kazayla istemediğiniz yere tuvaletini yaptığında, sakin kalın ve cezalandırmayın. Bölgeyi temizleyin, aksi durumda aynı yere tekrardan tuvaletini yapabilir. Komut kullanmanız faydalı olabilir. Golden Retriever tuvalet eğitimi sabır ve zaman gerektirir. Bu süreçte köpeğinize pozitif yaklaşmaya özen gösterin.   Golden Retriever Irkını Sahiplenmeden Önce Bilmeniz Gerekenler: Golden ırkı, genel olarak yıl boyunca tüy dökerler. Bu yüzden alerjisi olan insanlar için doğru seçim olmayabilir. Tüm köpekler gibi Golden Retriever ırkı da, yavruluk döneminden itibaren doğru eğitilmeli ve sosyalleştirilmelidir. Bu sayede, siz ve diğer canlılarla iyi anlaşacaktır. Golden Retriever ırkında çeşitli sağlık problemleri olabilir. Şayet kendinize güveniyorsanız bu ırkı sahiplenmelisiniz.     Golden Retrieverlar Agresif midir? Nadiren saldırgan davranışlar da bulunan bu ırk, doğru sosyalleştirildiği sürece agresif davranışlar da bulunmaz. Doğru bir eğitim, mutlu yaşamın temel kuralıdır.   Golden Retriever Bahçede Bakılır mı? Golden Retriever, aileleriyle birlikte vakit geçirmeyi oldukça seven ve sosyal canlılardır. Fakat, doğru bir yaşam alanı, temiz su ve mama, düzenli egzersiz sağlanırsa bahçede mutlu bir yaşama devam edebilirler.   Golden Retriever Dışarıda Yaşayabilir mi? Bu ırklar dışarıda yaşayabilirler mi? sorusuna gelince, soğuk hava koşullarına dayanıklı olabilirler ancak aile içinde olmaktan daha mutlu olurlar.   Golden Retriever Tarihçesi: Golden Retriever’ın tarihi, 19.yüzyılın sonuna doğru İskoçya'nın Lord Tweedmouth'una kadar dayanabilir. Her şey Lord Tweedmouth'un  ‘’Nous’’  adında sarı av köpeği sahiplenmesi ve ‘’ Belle’’  adında Tweed Water Spaniel ile çiftleştirmeye karar vermesiyle meydana geldi. Bu melezleme sonucunda ise, Golden Retriever olarak yeni ırkın gelişmesi oldu. Daha sonraki dönemlerde ise, orijinal ırkın meydana gelmesi için, av köpekleri olan Labrador Retriever ve Bloodhound ile çifleştirildi. Golden Retriever ırkı ilk zamanlarda av köpeği olarak yetiştirildi. Geri getirme ve çok yönlü yetenekleri onları aranan bir ırk haline getirdi. Zaman geçtikte Golden Retriever aile köpekleri olarak tercih edilmeye başlandı. Aynı zamanda arama-kurtarma görevlerinde oldukça başarılıydı.      ****     GOLDEN RETRIEVER FCI STANDARTLARI:   FEDERASYON CYNOLOGIQUE ULUSLARARASI (AISBL) GENEL SEKRETERLİK: 13, Place Albert 1er B – 6530 Thuin (Belgique) 28.10.2009/TR FCI-Standart N° 111 GOLDEN RETRİEVER ©M.Davidson, illustr. NKU Resim Kitaplığı FCI-St. N° 111/ 28.10.2009 2 KÖKENİ: Büyük Britanya. RESMİ GEÇERLİ YAYIN TARİHİ STANDART: 28.07.2009. KULLANIM: Gundog. FCI SINIFLANDIRMASI: Grup 8 Retriever'lar, Flushing Köpekler, Su Köpekleri. Bölüm 1 Alıcılar. Çalışma denemesi ile. GENEL GÖRÜNÜM: Simetrik, dengeli, aktif, güçlü, düz hareket ettirici; nazik bir ifadeyle ses. DAVRANIŞ / MİZAÇ: Teklif verilebilir, akıllı ve doğal çalışma yeteneğine sahip olmak; nazik, arkadaş canlısı ve kendinden emin. BAŞ: Dengeli ve iyi şekillendirilmiş. KRANYAL BÖLGE: Kafatası: Kaba olmadan geniş; boynuna iyice yerleşmiş. Dur: İyi tanımlanmış. YÜZ BÖLGESİ: Burun: Tercihen siyah. Namlu: Güçlü, geniş ve derin. Ön yüzün uzunluğu yaklaşık duraktan oksiputa kadar olan uzunluğa eşittir. Çeneler/Dişler: Güçlü, mükemmel, düzenli ve eksiksiz bir makasa sahip çeneler ısırma, yani üst dişlerin alt dişlerle yakından örtüşmesi ve birbirine dik durması çeneler. GÖZLER: Koyu kahverengi, iyice ayrık, koyu renkli kenarlar. KULAKLAR: Orta büyüklükte, gözlerle yaklaşık aynı hizadadır. BOYUN: İyi uzunluk, temiz ve kaslı GÖVDE: Dengeli. Geri: Seviye üst çizgisi. Bel: Güçlü, kaslı, kısa bağlantılı. Göğüs: Kalbin derinliklerinde. Kaburgalar derin, iyi yaylanmış. KUYRUK: Sırt hizasında, dizlere kadar uzanarak yerleştirilir ve taşınır. ucunda kıvrılır. UZUVLAR ÖN BÖLGELER: Genel görünüm: Ön bacaklar düz ve iyi kemiklidir. Shoulde: İyi uzanmış, bıçağı uzun. Üst kol: Kürek kemiğiyle eşit uzunlukta, bacaklar iyi yerleştirilmiş vücut altında. Dirsek: Yakın bağlantı. Ön ayaklar: Yuvarlak ve kedi benzeri. KIÇ: Genel görünüm: Arka bacaklar güçlü ve kaslıdır. Stifle: İyi bükülmüş. Alt uyluk: İyi. Hock: Peki aşağı doğru, arkadan bakıldığında düz, ne dönüyor ne içeri ne dışarı. İnek dizleri son derece istenmeyen bir durumdur. Arka ayaklar: Yuvarlak ve kedi benzeri. YÜRÜYÜŞ / HAREKET: İyi sürüşle birlikte güçlü. Düz ve doğru önde ve arkada. Hiçbir hackney eylemi belirtisi olmadan uzun ve özgür adımlarla ilerleyin önünde. KABAN Saç: Düz veya dalgalı, tüylenme iyi, yoğun suya dayanıklı astar. Renk: Altın veya kremin herhangi bir tonu, ne kırmızı ne de maun. A sadece göğüste birkaç beyaz kıl bulunmasına izin verilir.   EBAT VE AĞIRLIK: Cidago yüksekliği: Köpekler 56 - 61 cm (22-24 inç);  Sürtükler 51 - 56 cm (20-22 inç). HATALAR: Yukarıdaki noktalardan herhangi bir sapma, bir hata olarak kabul edilmesi ve hatanın ciddiyeti derecesi ve etkisi ile tam orantılı olmalıdır. Köpeğin sağlığı ve refahı ile köpeğin geleneksel görevini yerine getiriyor. DİSKALİFİYE ETME HATALARI: • Agresif veya aşırı utangaç. • Açıkça fiziksel veya davranışsal anormallikler gösteren herhangi bir köpek. Not: • Erkek hayvanlarda tamamen normal görünen iki testis bulunmalıdır skrotuma indi. • Yalnızca işlevsel ve klinik açıdan sağlıklı, cins köpekler üreme için tipik konformasyon kullanılmalıdır.

  • Jack Russell Terrier Özellikleri / Jack Russell Terrier FCI Standartları

    Jack Russell Terrier Özellikleri / Jack Russell Terrier FCI Standartları 19. yüzyılda İngiltere'de, yer üstünde ve yer altında tilki avlamak için üretilmiş bir köpek ırkıdır. İlk olarak, pek çok köpek ırkı üretmiş olan avcılık tutkunu papaz Jack Russell tarafından, muhtemelen fox terrier, eski tip bulldog, lakeland teriyer'ın yanı sıra bazı diğer ırklar karıştırılarak oluşturuldu. Eskiden adı içinde geçen "Parson" sözcüğü İngilizcede papaz anlamına gelir. Maske filminde yer alan köpeğin ırkıdır. Jack Russell teriyerin adlandırılması konusu 90'lı yıllardan beri oldukça tartışmalıdır. Bu ırk ilk kez 1990 yılında İngiltere'de "Parson Jack Russell teriyer" adıyla TKC tarafından kayıt altına alındı. 1997 yılında ABD'de "Jack Russell teriyer" adıyla AKC tarafından tanındı. Çeşitli üreticilerin Jack Russell türevî isimler altında farklı ırklar üretmeleri sonucunda 1999 yılında İngiltere'de bu ırkın adı Parson Russell teriyer olarak değiştirildi ve 2003 yılında AKC de bu isim değişikliği yaptı. Buna rağmen "Jack Russell teriyer", halk arasında halen en yaygın olarak kullanılan ismidir. Jack Russell; avcılık içgüdüsü güçlü, çevresini gözlemlemeyi seven, ısırdığı nesneyi bırakmayan, hareketli ve cesur bir köpek ırkıdır. Çok akıllıdırlar; fakat inatçı ve başına buyruk hareketler de sergilerler. Diğer köpeklere, kendilerine iyi davranmayan insanlara, diğer ev hayvanlarına ve kedilere karşı saldırgan olabilirler. Bundan dolayı, yavruyken çok iyi eğitilmelidirler. Sahiplerine sadık ve sevgi doludurlar. İnsanlarla ve kendi başlarına oyun oynamayı çok severler. Avcı oldukları için kazmayı ve koşmayı severler. Enerjik bir yapıya sahiptirler. Küçük boyutlu hayvanları avlama içgüdüsüne sahiptir. Ayrıca diğer köpeklerle kavga etme eğilimi de gösterir. Tüm bunlara rağmen insanlarla arası fena sayılmaz. Yabancılara karşı hoşgörülü davranır. Çocuklarla da arası fena sayılmaz. *** JACK RUSSELL TERRIER FCI STANDARTLARI FEDERATION CYNOLOGIQUE INTERNATIONALE (AISBL) GENEL SEKRETERLİĞİ: 13, Place Albert 1er B – 6530 Thuin (Belgique) 05.12.2012 / EN FCI-Standart N° 345 JACK RUSSELL TERRIER 1 - KISA TÜYLÜ, PÜRÜZSÜZ CEKETLİ JACK RUSSELLTERRIER LER 2- FIRÇA TÜYLÜ JACK RUSSELLTERRIER LER 3- KABA TÜYLÜ JACK RUSSELLTERRIER LER St-FCI n°345- 05.12.2012 RESMİ GEÇERLİ STANDARTIN YAYINLANMA TARİHİ: 08.10.2012. KÖKENİ: İngiltere. GELİŞTİRİLDİĞİ ÜLKE: Avustralya. KULLANIM : Ability Çeviklik yeteneği olan, iyi çalışan bir Teriyer. Mükemmel bir arkadaş köpek. FCI SINIFLANDIRMASI : Grup 3 Teriyerleri. Bölüm 2 Küçük Teriyerler. Çalışma denemesi isteğe bağlıdır.  KISA TARİHSEL ÖZET : Jack Russell Terrier, Rahip John Russell'ın çabaları sayesinde 1800'lü yıllarda İngiltere'de ortaya çıktı. Tilki köpekleriyle birlikte koşacak ve tilkiyi ve diğer av hayvanlarını yuvalarından çıkarmak için yere inecek bir köpek ihtiyacını karşılamak üzere bir Tilki Teriyer türü geliştirdi. İki çeşit, esas olarak yükseklik ve orantı farklılıkları dışında temelde benzer Standartlarla gelişti. Daha uzun, daha kare yapılı olan köpek artık Parson Russell Terrier olarak biliniyor ve daha kısa, biraz daha uzun oranlı olan ise Jack Russell Terrier olarak biliniyor. GENEL GÖRÜNÜM : Orta uzunlukta, esnek gövdeli, harika karakterli, güçlü, aktif, kıvrak çalışan bir Teriyer. Akıllı hareketi, keskin ifadesiyle eşleşiyor. Kuyruk yerleştirme isteğe bağlıdır ve tüy yapısı pürüzsüz, pürüzlü veya kırık olabilir. ÖNEMLİ ORANLAR : Köpeğin geneli yüksekten daha uzundur, yani dikdörtgendir. Vücudun omuzlardan göğüs etine kadar olan derinliği, ön ayağın dirseklerden yere kadar olan uzunluğuna eşit olmalıdır. Dirseklerin arkasındaki çevre yaklaşık 40 ila 43 cm olmalıdır. DAVRANIŞ / MİZAÇ : Keskin, zeki bir ifadeye sahip, canlı, uyanık ve aktif bir Teriyer. Cesur ve korkusuz, arkadaş canlısı ama sessizce kendinden emin. BAŞ KRANYAL BÖLGESİ : Kafatası: Kafatası düz ve orta genişlikte olmalı, genişliği gözlere doğru giderek azalmalı ve geniş bir ağızlığa doğru sivrilmelidir. Durdurma: İyi tanımlanmış ancak fazla telaffuz edilmemiştir. YÜZ BÖLGESİ : Burun: Siyah. Namlu: Duraktan buruna kadar olan uzunluk, burundan oksiputa kadar olandan biraz daha kısa olmalıdır. Dudaklar: Sıkı oturan ve pigmentli siyah. Çeneler/Dişler: Çok güçlü, derin, geniş ve güçlü. Güçlü dişler makas ısırığına yaklaşıyor. Yanaklar: Yanak kaslarının iyi gelişmiş olması gerekir. GÖZLER : Küçük, koyu renkli ve keskin bir ifadeye sahip. Öne çıkmamalı ve göz kapakları birbirine tam oturmalıdır. Göz kapağı kenarları siyah pigmentli olmalıdır. Badem şeklinde. KULAKLAR : İyi dokuya ve mükemmel hareket kabiliyetine sahip düğme veya damla. BOYUN: Güçlü ve temiz, başın dengede taşınmasına olanak sağlar. GÖVDE : Geri: Seviye. Omuzlardan kuyruğun köküne kadar olan uzunluk, omuzlardan yere kadar olan yükseklikten biraz daha fazladır. Bel: Bel kısa, güçlü ve derin kaslı olmalıdır. Göğüs: Göğüs geniş yerine derin, yerden iyi bir açıklığa sahip, göğüs etinin yer ile omuzların arasındaki yükseklikte konumlandırılmasını sağlıyor. Kaburgaların omurgadan iyice çıkması ve yanlardan düzleşmesi gerekir, böylece dirseklerin arkasındaki çevre iki el tarafından uzatılabilir - yaklaşık 40 cm ila 43 cm. Sternum noktası açıkça omuz noktasının önündedir. KUYRUK:  İstirahat halinde sarkabilir. Hareket ederken dik durmalı ve kenetlenmişse ucu kulaklarla aynı seviyede olmalıdır. uzuvlar ÖN BÖLÜMLER:  Omuz: İyi eğimli sırt ve çok fazla kas yüklü değil. Üst kol: Dirseklerin vücudun altına yerleştirilmesini sağlayacak yeterli uzunluk ve açıya sahip. Ön bacaklar: İster önden ister yandan bakıldığında dirseklerden ayak parmaklarına kadar düz kemiklidir. Ön ayaklar: Yuvarlak, sert, yastıklı, büyük değil, ayak parmakları orta derecede kavisli, ne içe ne de dışa dönük. ARKA BÖLÜMLER:  Genel görünüm: Güçlü ve kaslı, omuzla orantılı olarak dengeli. Stifle (Diz): İyi açılı. Diz eklemi: Düşük ayarlı. Metatarsus (Arka pastern): Ayakta dururken arkadan bakıldığında paraleldir. Arka ayaklar: Yuvarlak, sert, dolgulu, büyük değil, ayak parmakları orta derecede kavisli, ne içe ne de dışa dönük. YÜRÜYÜŞ / HAREKET : Doğru, özgür ve esnek. T ÜY YAPISI:  Pürüzsüz, kırık veya pürüzlü olabilir. Hava koşullarına dayanıklı olmalıdır. Kaplamalar pürüzsüz veya kırık görünecek şekilde değiştirilmemeli (sökülmemelidir). Renk: Beyaz, siyah ve/veya ten rengi işaretlerle birlikte baskın olmalıdır. Ten rengi işaretleri en açık ten renginden en zengin ten rengine (kestane) kadar olabilir. BOYUT VE AĞIRLIK : Omuzlarda İdeal Yükseklik: 25 cm ila 30 cm. Ağırlık: Her 5 cm yüksekliğe 1 kg eşdeğerdir, yani 25 cm boyundaki bir köpeğin ağırlığı yaklaşık 5 kg, 30 cm boyundaki bir köpeğin ağırlığı ise 6 kg olmalıdır. HATA : Yukarıda belirtilen hususlardan herhangi bir sapma, kusur olarak değerlendirilmeli ve kusurun ciddiyeti, derecesi ve sağlık ve refah üzerindeki etkisi ile doğru orantılı olmalıdır. köpeğin geleneksel işini yapabilme becerisi. • Gerçek terrier özelliklerinin eksikliği. • Denge eksikliği, yani herhangi bir noktanın abartılması. • Yavaş veya sağlıksız hareket. • Arızalı ağız. DİSKALİFİYE EDİCİ HATALAR:  • Agresif veya aşırı utangaç köpekler. • Açıkça fiziksel veya davranışsal anormallikler gösteren herhangi bir köpek. Not: • Erkek hayvanlarda, skrotuma tamamen inmiş, görünüşte normal olan iki testis bulunmalıdır (bu ifade her standartta zorunludur). • Üreme için yalnızca tipik cins konformasyonuna sahip fonksiyonel ve klinik açıdan sağlıklı köpekler kullanılmalıdır.

  • Doberman Özellikleri / Doberman FCI Standartları

    Doberman Özellikleri / Doberman FCI Standartları Irkın adı 1890'da, bu ırkı üreten, Almanya'nın Apolda şehrinde yaşayan Alman vergi memuru Karl Friedrich Louis Dobermann'dan (2 Ocak 1834 - 9 Haziran 1894) gelir. Bu dönemlerde vergi toplamanın zorluğunun farkında olan Dobermann, vergi toplarken kendisine zorluk çıkaranlara karşı kendisini korumak ve kişileri de korkutmak amacıyla bir köpek arayışına girmesi sonucu üretmiştir. Üreticisinin adını taşıyan tek köpek ırkıdır. "Gerhilde v. Thüringen ve Graf Belling v. Grönland" 1898 yılında resmî kayıtlara Dobermann olarak giren ilk köpeklerdir. Doberman ırkının üretiminde Alman Çoban Köpeği, Danua ve Alman Pinscher, Rottweiler, Beauceron, Manchester Terrier ve Greyhound ırklarının rol oynadığı düşünülmektedir. 1899 yılında günümüzde Dobermann Verein DV olarak bilinen ilk doberman üretim kulübü kuruldu. Çok iyi bir bekçi ve koruma köpeği olduğu için dünyanın her yanında evlerde beslenmektedir. II. Dünya Savaşı sırasında pusu bulma köpeği olarak kullanılmıştır. FCI'ın kabul ettiği standartlara göre siyah ve kızıl (koyu kahverengi) renkte olabilir. AKC ise siyah, kızıl, mavi ve fawn olmak üzere dört kürk rengini kabul eder. Albino dobermanlar güneşe hassasiyetleri nedeniyle bu iki kulüpçe de kabul görmezler. Kürkü bu dört seçenekten hangisi olursa olsun, yüzünde, göğsünde, ayakları üstünde ve anüs çevresinde pas rengi lekeler bulunmalıdır. Tüyler kısa ve parlak olmalıdır. Erkeğinin omuz başının yerden yüksekliği 68–72 cm, dişininki 63–68 cm'dir. Yetişkin bir erkek doberman 35–40 kg, dişi ise 30–35 kg civarında olmalıdır. Estetik operasyonun yasal olduğu ülkelerde kuyruk ikinci boğumdan kesiktir ve kulaklar kafayla orantılı biçimde kesilerek dikleştirilmiştir. Ülkemizde kuyruk kulak kesimi yasaktır. Hayvanların vücut bütünlüğü bozulamaz. Kulakları 12-13 haftalıkken kesilmektedir, ancak bu çok yanlış bir harekettir. İngiltere'de kulak ve kuyruk kesimleri cerrahi müdahale hariç yasaklanmış durumdadır.[ Son derece güçlü ve asil bir görünüme sahiptir. Bunun yanı sıra çok hareketli, hızlı, çevik ve eğitilebilir bir köpektir. Bir komutu 1-5 tekrar arasında öğrenir. Sahibine ve ailesine karşı son derece koruyucu bir ırktır. Yabancılara karşı genellikle şüpheyle yaklaşır, kendisine son derece güvenlidir. İyi sosyalleştirilmiş bir doberman gereksiz saldırganlık göstermemelidir. Dominant bir ırk olduğu için genellikle ilk kez köpek sahibi olacak tecrübesiz kişilere tavsiye edilmez. Kürkü ince olduğu için soğuk iklimlere karşı çok dayanıklı değildir. Bu nedenle genellikle bahçeli evlerde yaşamasına karşın evin içinde ya da bahçede özel ısıtmalı kulübelerde uyurlar. Sahip odaklı bir hayvan olduğu için daima sahibinin yanında olmak ister. İş köpeği sınıfında bir ırk olduğu için sahibinin yanında aktif olarak görev yaptığında mutludur. Almanya'da bu ırkta bir köpeğin damızlık olabilmesi için o köpeğin karakter ve fiziki yönden kusursuz olmasına dikkat edilir ve çiftleştirilebilmesi için ZTP testinden geçebilmelidir. Bu ırkın yatkın olduğu birtakım hastalıklar bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla; mide dönmesi, kalça displazisi, konjenital kalp rahatsızlıkları, cervical spondylitis, orta yaşlarda şişmanlık olarak sıralanabilir. Bu ırk genetik olarak wobbler sendromu taşımaktadır. Doberman ırkında en sık görülen bu hastalık boyun omurları ve omurilik basısına yol açar. Ortalama ömürleri 10-12 yıl arasındadır. Bir kerede 3 ila 8 arasında yavru verebilir. *** DOBERMAN FCI STANDARTLARI ÇEVİRİ: K.U.S.A. Dobermann Konseyi (Köpek kulübesi Birliği Güney Afrika). Bayan Christina Bailey. Bayan Renée SporreWilles. VDH/Uwe Fischer tarafından revize edilmiştir. Resmi dil (DE). KÖKENİ: Almanya. RESMİ GEÇERLİ YAYIN TARİHİ STANDART: 13.11.2015. KULLANIM: Refakatçi, koruma ve çalışma köpeği. FCI SINIFLANDIRMASI: Grup 2 Pinscher ve Schnauzer, Molossian tipi Köpekler ve İsviçre Dağı ve Sığırları Köpekler. Bölüm 1 Pinscher ve Schnauzer Çalışma denemesi ile. KISA TARİHSEL ÖZET: Dobermann tek Orijinal yetiştiricisi Friedrich'in adını taşıyan Alman cinsi Louis Dobermann (02.01.1834 – 09.06.1894). Olduğuna inanılıyordu bir vergi tahsildarı, sakatat mezbahası müdürü (usta) ve yarı zamanlı bir köpek yakalayıcı, yasal olarak tüm sokak köpeklerini yakalayabilen. Hayvanlarla çiftleşti bu rezervuardan gelenler özellikle keskindi. Sözde Zaten nispeten saf sayılan "kasap köpekleri" o dönemde ırkın ortaya çıkışında çok önemli bir rol oynamıştır. Dobermann cinsi. Bu köpekler Rottweiler'ın ilk türlerindendi. "Thüringen"de yaşayan bir tür çoban köpeğiyle karıştırılmıştır. pas kırmızısı işaretli siyah köpek. Bay Dobermann bununla yetindi 1870'lerdeki köpeklerin karışımı. Böylece “kendisini” elde etti cins”: sadece tetikte değil, aynı zamanda son derece koruyucu çalışma ve ev köpekleri. Genellikle bekçi ve polis köpeği olarak kullanıldılar. Kapsamlı kullanımları polislik mesleğinde "Jandarma köpeği" lakabının kullanılmasına yol açtı. Onlar kullanıldı büyük haşaratları kontrol etmek için avlanırken. Bu koşullar altında bir Tabii ki Dobermann resmi olarak tanındı. 20. yüzyılın başlarında polis köpeği. Dobermann cinsi orta büyüklükte, güçlü, kaslı bir yapıya ihtiyaç duyar. köpek. Özüne rağmen zarif ve asil olacak, bu da vücut hatlarından belli oluyor. Bir kişi olarak son derece uygun olmalı refakatçi, koruma ve çalışma köpeği olmasının yanı sıra aile köpeği olarak da kullanılabilir. GENEL GÖRÜNÜŞ: Dobermann orta büyüklüktedir, güçlü ve kaslı yapılıdır. Vücudunun zarif hatları sayesinde Gururlu yapısı ve kararlılığının ifadesi, ideal bir köpek resmi. ÖNEMLİ ORANLAR: Dobermann'ın gövdesi özellikle erkeklerde neredeyse kare şeklinde görünüyor. uzunluğu göğüs ucundan kalça noktasına kadar ölçülen vücut omuzlardan omuzlara kadar olan yükseklikten %5'ten daha uzun olmamalıdır erkeklerde %10, kadınlarda ise %10 oranında öğütülür. DAVRANIŞ / MİZAÇ: Dobermann arkadaş canlısı ve sakindir; aileye çok bağlı. Orta mizaç ve orta keskinlik (uyanıklık) arzu edilir. İyi bir temas için orta düzeyde bir tahriş eşiği gereklidir. Sahip. Eğitilmesi kolay olan Dobermann çalışmaktan hoşlanır ve İyi çalışma yeteneğine, cesarete ve dayanıklılığa sahip olun. Özel özgüven ve cesaret değerleri gereklidir ve aynı zamanda Uyum yeteneği ve sosyal çevreye uymaya dikkat. KAFA KRANİAL BÖLGE: Güçlü ve vücutla orantılıdır. Görülen kafa üstten küt bir kama şeklinde şekillendirilmiştir. Görüntülendi önden taç çizgisi hemen hemen düz olmalı ve düşmemelidir kulaklara kadar. Namlu çizgisi neredeyse düz bir şekilde üst çizgiye kadar uzanır hafifçe yuvarlanarak boyun çizgisine düşen kafatası. süpersiliyer sırt çıkıntı yapmadan iyi gelişmiştir. alındaki kırışıklık hala görülebilmektedir. Oksiput dikkat çekici olmamalıdır. Önden ve üstten bakıldığında başın yan tarafları çıkıntı yapmamalıdır. Üst çene kemiğinin arka kısmı ile çene kemiği arasındaki hafif çıkıntı elmacık kemiği başın toplam uzunluğu ile uyumlu olmalıdır. Baş kasları iyi gelişmiş olmalıdır. Durma: Hafif fakat gözle görülür şekilde gelişmiş olacaktır. YÜZ BÖLGESİ: Burun: Burun delikleri iyi gelişmiş, yuvarlaktan daha geniş, geniş genel çıkıntı olmadan açıklıklar. Siyah – siyah köpeklerde; kahverengi köpekler, daha açık tonlara karşılık gelir. Namlu: Namlu, üst kısmıyla doğru oranda olmalıdır. kafa ve güçlü bir şekilde geliştirilmelidir. Namlu derinliği olmalıdır. Ağız açıklığı azı dişlerine kadar geniş olmalıdır. iyi Üst ve alt kesici dişlerde de namlu ağzı genişliği mevcut olmalıdır alan. Dudaklar: Sıkı olmalı ve çeneye yakın durmalı, bu da ağzın sıkı kapatılması. Sakızın pigmentinin koyu olması; içinde kahverengi köpekler buna karşılık gelen daha açık bir gölge. Çeneler/Dişler: Güçlü, geniş üst ve alt çene, makaslı ısırık, 42 dişler doğru yerleştirilmiş ve normal boyuttadır. GÖZLER: Orta büyüklükte, oval ve koyu renklidir. Daha açık tonlar kahverengi köpekler için izin verilir. Yalan göz kapaklarını kapatın. Göz kapakları saçlarla kaplı. KULAKLAR: Kulaklar doğal bırakılmış ve uygun büyüklükte; Onlar kafatasının en yüksek noktasına her iki tarafta yerleştirilmiştir ve ideal olarak yanaklara yakın uzanmak. BOYUN: Boyun iyi bir uzunluğa sahip olmalı ve orantılı olmalıdır. vücut ve kafa. Kuru ve kaslıdır. Ana hatları yükseliyor yavaş yavaş ve yumuşak bir şekilde kavislidir. Taşıyıcısı diktir ve çok şey gösterir asalet. VÜCUT: Withers: Özellikle boy ve uzunluk olarak telaffuz edilecektir. erkekler ve böylece üst çizginin omuzlardan eğimini belirler krupiye. Sırt: Kısa ve sıkı, geniş ve kaslı. Bel: İyi genişlikte ve kaslı. Dişi biraz olabilir Yavruları emzirmek için gereken alan nedeniyle bel kısmı daha uzundur. Krup: Hafifçe düşecek, sakrumdan kalçaya doğru neredeyse hiç fark edilmeyecek kuyruğun kökü ve iyi yuvarlak görünüyor, ne düz ne de gözle görülür derecede eğimli, iyi genişlikte ve iyi kaslı. Göğüs: Göğsün uzunluğu ve derinliği doğru orantılı olmalıdır. vücut uzunluğu. Hafif kemerli kaburgaların derinliği omuzlardaki köpeğin yüksekliğinin yaklaşık %50'si. Göğüs Özellikle iyi gelişmiş ön göğüs ile iyi bir genişliğe sahiptir. Alt çizgi ve göbek: Göğüs kemiğinin alt kısmından pelvise kadar alt çizgi gözle görülür şekilde yukarı çekilmiş. KUYRUK: Kuyruk doğal bırakılır ve ideal olarak yüksekte taşınır. Hafif eğri. UZUVLAR ÖN BÖLGELER: Genel görünüm: Her taraftan görülen ön bacaklar neredeyse düz, yere dik ve oldukça gelişmiştir. Omuz: Omuz bıçağı göğse yakın durur ve her ikisi de kürek kemiği kenarlarının yanları iyi kaslıdır ve Torasik omurun üst kısmı mümkün olduğunca eğimli ve iyi yerleştirilmiş geri. Yatay açı yaklaşık 50°'dir. Üst kol: Uzunluğu iyi, kasları iyi. Dirsek: Yakın, dışa dönük değil. Önkol: Güçlü ve düz. İyi kaslı. Uyumlu uzunluk tüm vücut. Carpus (Bilek): Güçlü. Metacarpus (Pastern): Kemikler güçlüdür. Düz önden görülüyor. Yandan bakıldığında sadece hafif eğimlidir. Ön ayaklar: Ayaklar kısa ve sıkıdır. Ayak parmakları ona doğru kavislidir üst (kedi benzeri). Tırnaklar kısa siyah. KIÇ: Genel görünüm: Dobermann'ın arkadan görünüşü, kalça ve kruptaki iyi gelişmiş pelvik kasları nedeniyle, geniş ve yuvarlaktır. Pelvik bölgeden aşağıya doğru uzanan kaslar uyluk ve alt uyluk aynı zamanda iyi bir genişlik gelişimi sağlar uyluk bölgesinde, diz eklemi bölgesinde ve uyluk alt kısmında olduğu gibi Güçlü arka bacaklar düzdür ve paralel durur. Uyluk: Uzunluğu ve genişliği iyi, kasları iyi. İyi bir açılandırma kalça eklemi. Yatay açı yaklaşık 80°– arasında 85°. Stifle (Diz): Diz eklemi güçlüdür ve uyluk ve kalçadan oluşur. diz kapağının yanı sıra alt uyluk. Alt uyluk: Orta uzunlukta ve toplam uzunlukla uyumlu arka kısım. Diz eklemi: Orta kuvvette ve paralel. Alt uyluğun birleştirilmesi diz eklemindeki metatarsa ​​kadar. Metatarsus (Arka pastern): Kısadır ve yere dik durur. zemin. Arka ayaklar: Ön ayaklar gibi arka ayakların parmakları kısa, kemerlidir. ve kapalı. Tırnaklar kısa, siyah. YÜRÜYÜŞ/HAREKET: Yürüyüş hem vücut hem de vücut için özel bir öneme sahiptir. çalışma yeteneği ve dış görünüm. Yürüyüş elastiktir, zarif, çevik, özgür ve yer kaplayan. Ön bacaklar uzağa uzanıyor olabildiğince. Arka kısım geniş kapsamlı ve gerekli elastikliği sağlar sürmek. Bir tarafın ön ayağı, diğer tarafın arka ayağı hareket eder aynı anda ileri. Sırtın iyi bir stabilitesi olmalı, bağlar ve eklemler. CİLT: Cildin her yeri birbirine yakındır ve iyi bir pigmentasyona sahiptir. KABAN Saç: Saçlar kısa, sert ve yoğundur. Sıkı ve pürüzsüz bir şekilde uzanır ve tüm yüzeye eşit olarak dağıtılır. Astara izin verilmez. Renk: Dobermann iki renk çeşidiyle yetiştirilir: siyah veya pas kırmızısı kahverengi, açıkça tanımlanmış ve net işaretler (ten rengi) işaretler). Namluda yanaklarda bir nokta olarak ten rengi lekeler var ve kaşın üst kısmı; boğazda; ön göğüste iki nokta; metacarpus, metatarsus ve ayaklarda; arka kısmın iç tarafında uyluk; ön kollarda ve kuyruğun altında. EBAT VE AĞIRLIK: Omuzların yüksekliği: Erkeklerde: 68 – 72 cm. Dişilerde: 63 – 68 cm. Orta boy tercih edilir. Ağırlık: Erkekler: yaklaşık 40 – 45 kg. Dişilerde: yaklaşık 32 – 35 kg. HATALAR: Yukarıdaki noktalardan herhangi bir sapma, bir hata olarak kabul edilmesi ve hatanın ciddiyeti derecesi ve etkisi ile tam orantılı olmalıdır. Köpeğin sağlığı ve refahı ile görevini yerine getirme yeteneği üzerine geleneksel çalışma. • Cinsel dimorfizmin olmaması; az madde; çok hafif; Çok ağır; çok uzun bacaklı; zayıf kemikler. • Kafa çok ağır, çok dar, çok kısa, çok uzun, çok fazla veya çok fazla küçük durak; Koç burnu, kafatasının üst çizgisinin kötü eğimi; zayıf alt çene; yuvarlak veya yarık gözler; hafif göz; yanaklar çok ağır; gevşetmek köpeğin sarkık üst dudağı; gözler çok açık veya çok derine ayarlanmış; kulak çok yüksek veya çok alçak ayarlanmış; açık ağız açısı. • Sırt düz değil; geri sallan; hamamböceği geri döndü; yetersiz derinlik veya göğüs genişliği; kuyruk çok alçakta ayarlanmış; eğimli krup; çok az ya da çok çok sıkıştı. • Ön çeyreklerde çok az açılanma; çok az olan arka kısım veya çok fazla açılanma; gevşek dirsek; ayaklar birbirine çok yakın veya çok geniş aralıklı; inek dizleri, dizleri yaymak; açık veya yumuşak pençeler, çarpık ayak parmakları; soluk tırnaklar. • Bronzluk izleri çok açık veya net bir şekilde tanımlanmamış; lekeli işaretler; maske çok koyu; bacaklarda büyük siyah nokta; göğüs işaretleri zorlukla görünür veya çok büyük; saçların uzun, yumuşak, kıvırcık veya donuk olması. İnce ceket; kel yamalar. • Standarttan 2 cm'ye kadar boyut sapması, kalite notunun düşürülmesi. • Uyumlu olmayan yürüyüş, özellikle tempo DİSKALİFİYE ETME HATALARI: • Agresif veya aşırı utangaç köpekler. • Açıkça fiziksel davranış anormallikleri gösteren herhangi bir köpek. • Sarı gözler (yırtıcı kuş gözü); farklı renkli gözler. • Aşım; seviye ısırığı; yetersiz; göre eksik dişler formül. • Beyaz noktalar. Görünür astar. • Standardın 2 cm'den fazla üstünde veya altında sapan köpekler. Not: • Erkek hayvanlarda tamamen normal görünen iki testis bulunmalıdır skrotuma indi. • Yalnızca işlevsel ve klinik açıdan sağlıklı, tipik cins köpekler üreme için konformasyon kullanılmalıdır.

  • Rottweiler Özellikleri / Rottweiler FCI Standartları

    Rottweiler Özellikleri / Rottweiler FCI Standartları Rottweiler köpek ırkı, bilinen en eski köpek ırklarından biridir. Tarihsel cetveli Roma İmparatorluğu'na kadar dayanmaktadır. Sürü gütme, bekçilik özellikleri ile insanların birçok konuda yardımcıları olmuşlardır. Hatta alp dağlarını aşan Roma ordularının sürülerini yönlendiren ve kafilede bulunan insanların korumalarını yapan ırk olarak tanınmaktadır. Rottweiler, Romalılar dönemine kadar uzayan bir köpek ırkı olduğu bilinmesine rağmen maalesef kökenini net olarak söylemek mümkün değildir. Kesin olarak bilinen; Romalılar genelde köpeklerin çoğunu arenalarda kavga ettirirken, Rottweiler lejyonlara et tedarikçisi olarak tutulan koyunların çoban köpeği olarak beslenmesiydi. Romalı tarihçi Cornelius’a göre, Romalılar 1. yüzyılda bugünkü Almanya’yı işgal ederken köpekler, koyunlara nöbet tutmak zorunda kalmışlardı. Bu köpekler, 74 yılında da Alp dağlarının eteklerinde bulunan Rottweil şehrinde Romalılar tarafından kurulan kalede yetiştirilmeye başlandı. 300 yıl boyunca bu Romalı çoban köpekleri ile yerli çoban köpekler çiftleştiriliyordu. Bugünkü Rottweiler ile İsviçre Dağ Köpeği’nin benzerliği bundan ibarettir. Şehrin stratejik önemi nedeniyle Rottweil hızla büyük bir koyun satış merkezi haline gelmişti. Dolayısıyla çok sayıda çoban köpeğine ihtiyaç duyulurdu. Koyun besleyen kasapların Rottweiler’i tercih etmeleri nedeniyle bu köpek ‘Alman Kasap Köpeği’ olarak da adlandırılırdı. Kasaplar bu ırka o kadar çok güveniyordu ki, bara giderken içi altın para dolu torbaları Rottweiler’in boynuna bağladıkları söylenir. Sahipleri eğlenirken onların paraları bu şekilde muhafaza edilirdi. Bekçilik görevi üstlenen Rottweiler, zamanla seyyar satıcıları tarafından da tercih edilirdi. Endüstri dönemiyle birlikte çoban ve bekçi köpeklere olan ihtiyaç azalmıştı. 1900’lü yıllarda nesli tükenmek üzere olan Rottweiler ırkı, 20. yüzyılın sonlarında yeniden popüler hale geldi. 1910 yılında Hamburg şehrinin polis şefi Hans Kruher, Rottweiler köpeğini sarhoş gemicilerin dağılmasını sağlamak amacıyla kullanırdı. Polisler için bu ırk, güvenilirliği ve gücü açısından çok önemliydi ve çiftleştirmeler bu doğrultuda gerçekleşiyordu. Aynı yılda Alman polisi, Alman Çoban ve Doberman ırklarının yanı sıra Rottweiler ırkını da resmi polis köpek ırkı olarak ilan etti. Resmi olarak kayıtlarda görülen ilk Rottweiler’in ismi Leo vonPlattenhardt idi. 1908 yılında ise ilk oğlu leo von Cannstadt dünyaya geldi. 1918 yılında doğan Arcon von Torfwerk adlı torununun bugünkü Rottweiler ırkının atası olarak kabul edilir. Bu yıllarda birçok Rottweiler kulübü kurulmuştu. Ancak, 14 Ağustos 1921 tarihinde ‘Allgemeiner Deutcher Rottweiler-Klub (ADRK) e.V.’ hepsini birleştirdi. Fakat daha önce de söz konusu olan Rottweiler’in omuz yüksekliği ile ilgili tartışmalar hala devam ediyordu. Rottweiler’in omuz yüksekliği standart olarak 50 cm belirlenmişti. Yani, bir Bulldog’dan biraz daha yüksekti. Bu küçük ırkı sevmeyenler bir bekçi köpeğinin uzun boylu ve iri bir vücuda sahip olması gerektiğini savunurlardı. Küçük Rottweiler taraftarları ise omuz yüksekliği fazla olan köpeklerin hareketliliğinin daha az olduğunu ve başka görevler için kullanılamayacaklarını düşünürlerdi. 70'li yıllarda Rottweiler’in dış görünümü de önem kazanmaya başladı. Atletik vücut yapısı, büyük bir baş ve ırkın gücü ön plana çıktı. 1981 yılında standardı 61 cm (maksimum 68 cm) olarak değiştirildi. Sonuç olarak, bugün hem küçük hem de büyük Rottweilerler vardır. 6 Nisan 2000 tarihinden itibaren Rottweiler’in kesilmiş kısa kuyruğu yerine Labrador ırkına benzeyen uzun kuyruğu ırk standartınca kabul görmeye başladı. Köpeklerin kuyruk ve kulaklarının kesimi günümüzde aralarında Türkiye'nin de olduğu pek çok ülkede yasaktır. Rottweiler zeki bir iş köpeğidir ve aile yaşamı içinde de köpeğin oyunlar ve egzersiz ile gün içindeki enerjisinin boşaltılması gerekir. Köpek kapalı kapılar ardında kalmaya tahammül edememektedir. Aile bireyleri köpeğin eğitim ve disiplinin ne kadar önemli olduğunun farkına varmalı, bireyler köpek için konulan kurallardan asla taviz vermemeli ve köpeğin itaati için hep birlikte çalışmalıdırlar. Rottweiler yavrusu ne yapacağını, yapmayacağını ve nereye gidip gitmeyeceğini öğrenmelidir. Sekiz haftalık bir yavru hırlayabilir yemeğini ve oyuncaklarını sizden koruyabilir. Bu davranışların önüne hemen geçilmeli ve yavruya doğru davranışlar öğretilmelidir. Yavrunun altıncı ayına kadar çok fazla egzersizlerden kaçınılmalıdır, fazla egzersiz yavrunun hassas gelişen kemik ve kas yapısı için tehlikeli olabilir. Rottweiler her köpek gibi kendine ait bir bölge ister, geniş kafes ile kendini rahat hissedecek ve uyurken aile içindeki gürültülerden etkilenmeyecek bir yer hazırlamak iyi bir fikirdir. *** ROTTWEILER FCI STANDARTLARI FEDERATION CYNOLOGIQUE INTERNATIONALE (AISBL) SECRETARIAT GENERAL: 13, Place Albert 1er B – 6530 Thuin (Belgique) ULUSLAR ARASI KİNOLOJİ FEDERASYONU (AISBL) Genel Sekreterlik : 13, Albert Plaza 1* B- THuin (Belçika) 24.07.2018 / FCI Standartı No 147 ​ ROTTWEILER ​ Sayfa 2 ÇEVİRİ; Mrs. Chris Seidler. Peter Friedrich tarafından değiştirilmiş. KAYNAK: Almanya GEÇERLİ ORİJİNAL STANDARTLARIN DUYURULMA TARİHİ: 15.06.2018 YARARLANMA; Refakatçi, Rehber ve İş köpeği.. FCI SINIFLANDIRMASI: Grup 2 Pinscher ve Schnauzer tipi, Molossian tipi, İsviçre dağ- ve Avustralya Çoban köpekleri. Bölüm 2.1 Molossian tipi, Mastiff tipi.. iş köpekleri ​ KISA TARİHÇE: Rottweiler en eski köpek ırklarından biri olarak addedilir. Orijini Roma devrine kadar gider. Sürü gütme,bekçilik özellikleri ile insanların birçok konuda yardımcıları olmuşlardır. Hatta alp dağlarını aşan Roma ordularının sürülerini yönlendiren ve kafilede bulunan insanların korumalarını yapan ırk olarak tanınmaktadırlar. Rottweil bölgesinde oranın yerel köpekleri ile karşılaştılar ve doğal çaprazlama ile o köpeklerle eşleştiler. Rottweiler’ın temel görevi böylece sürünün sığıtmaçını korumak, sürüyü gütmek , bunların sahiplerini ve mal varlıklarını korumak haline geldi. Bu ırk adını eski bağımsız Rottweil kasabasından aldı ve “Rottweil’in kasap köpeği “ olarak tanındı. Kasaplar bu köpek ırkını performansları ve yararlılıkları için ürettiler. Bu köpekler aynı zamanda koşum köpeği olarak ( araba çekmek için) de kullanıldılar. Yirminci yüzyılın başlarında polis servisleri için çeşitli ırklardan köpeklere ihtiyaç duyuldu, Rottweiler de bu ırk seçim testlerine tabi tutulan ırklar arasındaydı. Kısa zamanda polis görevleri için Rottweiler’ın çok uygun olduğu kanıtlandı ve 1910 yılında Rottweiler resmen polis köpeği olarak tanındı. ​ Sayfa 3 Rottweiler üreticileri çok güçlü, belirgin kahverengi lekelere sahip siyah kürklü, güçlü bir görünüme sahip ancak aynı zamanda bu görüntüsünde asilliğini de barındıran ve arkadaş, hizmet ve iş köpeği olmaya son derece uygun bir köpek hedeflemektedirler. ​ GENEL GÖRÜNÜM: Rottweiler, orta – büyük yapıda, sadık, ne ağır ne hafif, ne uzun bacaklı, ne de yere yakın bir köpektir. Doğru orantılı, sıkı ve güçlü yapısı nedeniyle büyük bir güç, çeviklik ve dayanıklılığa sahiptir. ​ ÖNEMLİ ORANTILAR: Vücudun, sternum (göğüs kemiği) ‘den ischiatic tuberosity (iç kalça eklemi) ‘ye kadar olan uzunluğu, iki kürek kemiği arasındaki nokta yüksekliğini %15’ten fazla geçmemelidir. ​ DAVRANIŞ/KARAKTER: Rottweiler iyi huylu, sakin yaradılışlı, kendisini ailesine adayan, itaatkar, çalışmaya istekli bir doğal koruma köpeğidir. İri cüsseli görünümüyle kendine güvenli, atik ve korkusuzdur. Çevresine karşı her zaman tetikte olmasına karşın aynı zamanda soğukkanlı ve sakindir. ​ KAFA ​ KAFATASI BÖLGESİ; Baş İskeleti: Orta uzunlukta, kulaklar arası geniştir. Yandan bakıldığında alın çizgisi hafifçe kavislidir. Art kafa kemiği (oksipital kemik) açıkça belli olmasa da iyi gelişmiştir. Stop: Stop oldukça güçlüdür.Alın kemiği çizgisi (frontal groove) çok derin değildir. YÜZ BÖLGESİ; Burun: İyi gelişmiştir, oldukça büyük burun delikleriyle yuvarlaklığa oranla daha genişçe ve daima siyahtır. Ağız: Yüzün ön tarafı kafa tasına göre ne uzatılmış ne de kısaltılmış gibi durmalıdır. Baş iskeletinin uzunluğu ile ağzın uzunluğu arasındaki oran yaklaşık 1 e 1,5 dur.Düz burun köprüsü, başlangıçta genişken uca doğru hafifçe sivrilir Dudaklar: Siyah, sıkıca kapanan, ağzın köşesi gözükmez, damak olabildiğince koyu renktedir Çene /Dişler: Üst ve alt çene güçlü ve geniştir. Makas gibi kapanan güçlü 42 diş vardır. Üst ön dişler alt ön dişlerin üzerine sıkıca kapanırlar. Yanaklar: Elmacık kemiğinin bombesi vurgulanmıştır.(belirgindir) Gözler: Orta büyüklükte, badem şeklinde ve koyu kahve renklidir. Göz kapakları sıkıca kapana bilmelidir. Kulaklar: Orta büyüklükte, sarkık, üçgen şeklinde ve ayrıktır. Kulakların kafanın iki yanına yakın durması, baş iskeletini genişlemiş gibi gösterir. BOYUN: Güçlü, orta uzunlukta, gelişmiş kaslı, hafif kavisli, pürüzsüz, gerdansız ve gırtlak çıkıntısı yoktur. GÖVDE: Sırt: Düz, güçlü, sıkıdır. Bel: Kısa, güçlü ve derindir. Sağrı: (kuyruk sokumu) Geniş, orta uzunlukta, hafif yuvarlaktır. Ne düz ne de çökük tür. Göğüs: Ferah, geniş ve derindir (omuz yüksekliğinin yaklaşık %50’si kadar), iyi gelişmiş göğüs kafesi ve güçlü bir kaburga dağılımına sahiptir. Göbek: Yanlara doğru açık değildir ve sarkmaz. ​ KUYRUK : Normal koşullarda, güçlü ve üst çizginin bir uzantısı gibi görünür; dikkat kesildiğinde, heyecanlandığında veya hareket ederken hafif bir kıvrımla yukarı doğru kalkar; rahat durumdayken sallanabilir. Bacakların arasındayken kuyruk hemen hemen iç dizlere kadar uzanır veya biraz daha uzun durur. ​ UZUVLAR: Ön çeyrek: Önden görünümde, ön ayaklar düzdür ve birbirine çok yakın durmaz. Ön kol, yandan bakıldığında, düz ve dik olarak uzanır. Kürek kemiğinin eğimi yatay olarak bakıldığında yaklaşık 45 derecelik açıya sahiptir. Omuzlar: İyice geriye atılmış durur. Üst kol: Vücuda yakındır. ​ Sayfa 5 Ön Kol: Güçlü gelişmiş ve kaslı yapıdadır. Bukağılık: Hafifçe esnek , güçlü fakat dik değildir. Ön ayak: Yuvarlak, sıkı ve tam kavisli, tabanı sert, tırnakları kısa, siyah ve güçlüdür. ​ ARKA GÖRÜNÜM: Arkadan bakıldığında, bacaklar düz ve birbirine çok yakın değildir. Köpek serbest durduğunda, köpeğin kalça kemiği ile üst butu, üst butu ile alt butu ve alt butu ile ayak tarak kemiği arasında geniş açı oluşur. Üst but: Ortalama uzunlukta, geniş ve güçlü kaslıdır. Alt but: Uzun, güçlü ve geniş kaslı, adalelidir. İç dizler: Dayanıklı, düzgün açılı, dik değildir. Arka Ayak: Ön ayaktan hafifçe daha uzundur. Ayak parmakları güçlü, kavisli ve ön ayaktakiler gibi sıkıdır. ​ YÜRÜYÜŞ: Rottweiler tırıs koşan köpektir. Hareket halinde sırt düz ve oldukça sabittir. Hareketleri ahenkli, ciddi, enerji dolu ve uzun adımlarıyla sınırsızdır. DERİ: Kafasındaki deri, sıkı ve tam oturur. Köpek bir şeye dikkat kesildiğinde alnında hafif kırışıklıklar görülebilir. ​ KÜRK: TÜY: Kürkü üst kürk ve alt kürkten oluşur. Üst kürk orta uzunlukta, kaba, yoğun ve düzdür. Alt kürk üst kürkten görünmemelidir. Ayakların arkasındaki tüyler biraz daha uzundur. RENK: Siyahtır, ancak yanaklar, ağız, boyun, göğüs ve bacaklar ve iki gözün üstünde ve kuyruğun başlangıcının altında belirgin kahvemsi pas rengi lekelere sahiptir. ​ BOYUT VE AĞIRLIK: Cidago yüksekliği ; Erkek köpek için 61-68 cm. dir 61-62 cm kısa 63-64 cm orta orta yükseklik 65-66 cm yüksek- doğru yükseklik 67-68 cm çok yüksek Ağırlık: 50 kg. Cidago Yüksekliği: Dişi köpek için 56-63 cm. 56-57 cm kısa 58-59 cm orta yükseklik 60-61 cm yüksek – doğru yükseklik 62-63 cm çok yüksek Ağırlık: Yaklaşık 42 kg. KUSURLAR: Yukarıda belirtilen noktalardan herhangi bir sapma, kusur olarak kabul edilir. Kusurun ciddiyeti, kusurun derecesiyle ve köpeğin sağlığı üzerindeki etkisiyle doğru orantılı olarak kabul edilir. Genel Görünüş :Zayıf, sıska ve uzun bacaklı bir görünüm, Kemiklerdeki ve kaslardaki zayıflık. Kafa : Av köpeği tarzı kafa yapısı, Dar, zayıf, çok kısa, çok uzun ya da kaba kafa yapısı, Düz alın (stop’suz ya da az bir stop’lu veya çok fazla stop’lu).çok derin alın çizgisi.. Surat : Uzun, sivri veya çok kısa ağız yapısı,(kafa uzunluğunun %40 ından kısa olan ağız çok kısa olarak addedilir.) Ayrık burun, Kemer burun (bombeli burun köprüsü), Çanak burun (çukur burun köprüsü), Gaga burun, Solgun renkli ve ya lekeli burun (kelebek burun). Dudaklar : Sarkık, pembe ya da yamalı olması, Dudak kenarlarının belirgin olması. Çene : Dar alt çene. Isırık : Pense gibi kapanan dişler.Alt çene azı dişlerinin bir çizgide olmaması. Yanaklar : Fazla çıkıntılı olması. Gözler : Açık renk, çukur gözler, Ayrıca çok iri ve yuvarlak gözler, Sarkık göz kapakları. Kulaklar : Çok düşük, bozuk, uzun, gevşek ve ters dönmüş kulaklar, Ayrıca çok uçuşan ya da simetrik taşınmayan kulaklar. Boyun : Çok uzun, zayıf, kassız boyun yapısı, gerdanın ya da gırtlağın gözle görünür olması. Vücut : Çok uzun, çok kısa ya da çok dar vücut yapısı. Sırt : Çok uzun, çelimsiz sırt yapısı, kamburumsu ya da düşük sırt. Sağrı : Çok eğik, çok kısa, çok düz ya da çok uzun olması. Göğüs : Düz kaburgalar ya da kovan şeklinde göğüs yapısı. Çok dar arka kısım. ​ Kuyruk : Çok yukarıda ya da çok aşağıda taşınan kuyruk. Ön Kısım : Dar ya da paralel durmayan çarpık ön bacaklar, aşırı dik omuzlar, gevşek ya da çelimsiz dirsekler. Çok uzun, çok kısa ya da çok düz üst kollar, Zayıf ya da aşırı dik bukağılıklar, Dışa dönük ayaklar, Çok düz ya da çok kavisli ayak parmakları, Deforme olmuş ayak parmakları, Açık renkteki tırnaklar. Arka Kısım : Düz kalçalar, Dizlerin birbirine çok yakın olması, İneklerinkine benzer ya da kovan şeklindeki dizler, Eklem açılarının çok dar ya da çok geniş olması, Tırnak kaybı. Deri : Kafada kırışıklıklar. Kürk : Yumuşak, çok uzun, çok kısa, dalgalı, alt tabaka kürkünün noksanlığı. Renk : Yanlış renkte ırk lekeleri, ırk lekelerinin net olmaması, çok yaygın ırk lekeleri. ​ AĞIR KUSURLAR: Genel görünüm: Çok iri ve ağır genel görünüm. Deri: Kafa derisinin bariz kırışık olması, alın bölgesinde , yanaklarda ve ağız köşelerinde derin kırışıklıklar, belirgin gerdan. Yürüyüş:Tırısta ağır hareket etmek. ​ DİSKALİFİKASYON KUSURLARI: Sert mizaçlı veya çok utangaç köpekler Fiziksel ya da davranışsal anormallik gösteren bütün köpekler diskalifiye edilmelidir. Davranış : Endişeli, utangaç, korkak, güvensiz, saldırgan, aşırı süpheci ve sinirli hayvanlar. Genel Görünüm : Cinsiyet tiplerinin yer değiştirmiş olması, Dişi gibi erkekler ya da erkek görünümlü dişiler. Dişler : Overshot (üst dişlerin alt dişleri tamamen örttüğü) veya Undershot (alt dişlerin üst dişleri tamamen örttüğü) ısırık biçimi, çarpık ağız yapısı, Kesici dişlerden, köpek dişlerinden, küçük azı dişlerinden ya da büyük azı dişlerinden birinin eksik olması. Gözler : Entropiyon (Göz kapaklarının içe dönük olması), Ektropiyon (Alt göz kapağının içe dönük olması), Sarı renk gözler, Farklı renkte gözler. Kuyruk: Kıvrık kuyruk, halka biçimli kuyruk, belirgin şekilde yana yatan kuyruk, doğuştan kısa kuyruk. Tüyler: Fazla uzun veya dalgalı kürk Renk : Siyah üzerine kahverengi lekeler ile tipik Rottweiler renklerini taşımayan köpekler, Beyaz lekeler. DİP NOT: Erkek köpeklerin testis torbalarına doğru tamamen sarkmış normal görünümlü iki testise sahip olması gerekmektedir Sadece üretim onayı almış, fonksiyonel ve klinik olarak sağlıklı köpekler üretimde kullanılmalıdır. ​

  • Staffordshire Bull Terrier Özellikleri / Staffordshire Bull Terrier FCI Standartları

    Staffordshire Bull Terrier Özellikleri / Staffordshire Bull Terrier FCI Standartları Staffy veya Stafford olarak da adlandırılan Staffordshire Bull Terrier , Birmingham'ın kuzey kısımlarında ve adını aldığı Staffordshire'ın Black Country bölgesinde ortaya çıkan terrier grubundan küçük ve orta büyüklükte safkan bir köpektir. Genellikle boğa ve teriyer olarak bilinen genel bir köpek türü yaratmak için buldogları çeşitli teriyerlerle geçerek geliştirilen 19. yüzyıl boğa teriyerlerinden geliyorlar . Stafford'lar modern Bull Terrier ile aynı ataları paylaşsa da, iki cins bağımsız çizgilerde gelişmiştir ve birbirine benzememektedir. Modern Stafford'lar eski tip bull terrierlere daha çok benzemektedir ve ilk kez 1935'te The Kennel Club of Great Britain tarafından safkan bir köpek ırkı olarak tanınmıştır . Köpek tarihinin geniş kapsamı içinde, modern Stafford'un arkasındaki hikaye oldukça kısa ve biraz da kafa karıştırıcıdır; çünkü yüzyıllar boyunca bu köpeklere "Yamalı Dövüş Teriyeri", "Staffordshire Pit-dog", " Brindle Bull" ve "Boğa ve Teriyer". [2] Benzer melezlerin ayrıca yarı-buçuk ve yarı-bred gibi takma adları da vardı. Boğa güreşi ve ayı dövüşü gibi kan sporları, 1835 tarihli Hayvanlara Zulüm Yasası'nın Parlamento tarafından kabul edilmesiyle yasa dışı ilan edildi ; bu, hayvanları yemlemeyi yasa dışı hale getirirken köpeklerin birbirleriyle eşleşmesini teşvik etti . Köpek yetiştiricileri daha ağır bulldoglardan uzaklaştılar ve avlanma ve çeviklik için melezlerine terrier kanı kattılar . Bu boğa ve terrier melezleri, onlarca yıl boyunca bugün Staffordshire Bull Terrier ve Bull Terrier olarak bildiğimiz modern konformasyon gösteri köpeklerine dönüşen atalardan kalma üreme neslini üretti. Büyük Britanya'dan gelen göçmenlerin boğa ve terrier melezlerini ABD'ye getirmeleri Amerikan İç Savaşı'ndan kısa bir süre önceydi. Bunlar, Amerikan Staffordshire Teriyeri (AmStaff), Minyatür Boğa Teriyeri , Boston Teriyeri ve Amerikan Pit Bull Teriyerinin atalarının ataları oldular . Uluslararası Kinoloji Federasyonu Sıralaması FCI sınıflandırmasında teriyerlere karşılık gelen 3. gruba aittir. Teriyer köpekleri, ortak paydası avlarını kazmak için yuvalarına kadar takip etmeleri olan köpeklerdir. Teriyerler genellikle küçük ila orta büyüklüktedir ve genellikle oldukça huzursuz bir karaktere sahiptir. Bu gruptaki köpeklerin çoğu Britanya'ya özgüdür, ancak bazıları dünyanın başka yerlerinden de gelmektedir. Staffie, bu grubun 3. bölümüne, yani Bull tipi teriyerlere aittir. Boğaların ortak özellikleri oldukça kaslı vücutları, pürüzsüz ve kısa tüyleri ve boyutlarına göre daha güçlü olmalarıdır. Tarihi: Staffordshire Bull Terrier, bulldog ile melezlendiğinden beri aslında bir dövüş köpeğidir. Gerçekten de, 19. yüzyılda Büyük Britanya'da bulldogun diğer hayvanlarla savaşması amaçlanmıştı. Ancak yeterince hızlı ve dayanıklı değildi, bu yüzden onu pit bull haline gelen terrier ile geçmeye karar verildi. Daha sonra özellikle Staffordshire bölgesinde çeşitli teriyerlerle melezlendi. Daha sonra bu "rüya" köpeğin seçimi başladı çünkü o sadece bu dövüşler sırasında hızlı ve güçlü olmakla kalmıyor, aynı zamanda insanlara karşı da çok şefkatli. Bu cins resmi olarak 1935 yılında kurulmuştur ve bu nedenle özellikle dengeli olduğu bilinmektedir. Fiziksel özellikler Staffie orta büyüklüktedir. Dişiler genellikle 10 ila 15 kg ağırlık için 33 ila 38 cm arasında, erkekler ise 12 ila 17 kg arasında değişen ağırlık için 35 ila 40 cm arasındadır. Uyumlu bir doğaya sahip, en çok atletik kas yapısına sahip olmasıyla tanınır, cüssesine rağmen çok güçlü ve kuvvetlidir. Geniş bir göğsü ve omuzlara doğru genişleyen güçlü, kısa bir boynu vardır. Kaburgalar iyi kavislidir. Başı geniş ve kısadır ve iyi işaretlenmiş bir durma noktası vardır. Çene, kısa bir namlu ile çok belirgindir. Küçük, yarı dik kulakları vardır; ne sarkıktır ne de tamamen diktir. Gözleri genellikle koyu renktedir ancak kürküne uyması için biraz daha açık olabilir. Kuyruğu orta büyüklükte, konik ve oldukça düzdür. Hafifçe aşağıya doğru düşüyor ve yukarı doğru yuvarlanmaması gerekiyor. Sona yaklaştıkça daha da güzelleşiyor. Ayakları hafifçe dışa dönüktür. Tüyü kırmızıdır, açık kahverengi, beyaz, siyah, mavi veya beyazın eşlik ettiği bu renklerden biri de olabilir. Ancak bu cins için siyah ve ten rengi yasaktır. Staffie'nin ceketi kısa ve pürüzsüzdür, namlu üzerinde daha koyu tüyler ve ayaklarda ve göğüste beyaz işaretler vardır. Gözlerinin kenarları genellikle siyahla kaplıdır. Çok kalın olmasına rağmen Staffie'nin ceketi, özellikle yaralanmalara ve kötü hava koşullarına karşı fazla koruma sağlamaz. Hassasiyetleri: Sağlamlığına rağmen Staffie özellikle cilt problemlerine karşı hassastır. Gerçekten de, özellikle kısa olan tüyleri, katarakt ve nörometabolik bozukluk (L-2-HGA) gibi bazı kalıtsal hastalıklara yakalanabilir. İkincisi, titreme, koordinasyon sorunları, epileptik nöbetler ve hatta kişilik bozukluklarını içerebilecek fiziksel veya psikolojik eksikliklerle kendini gösterir. Kalıtsal katarakt erken yaşlarda ortaya çıkabilir ve zamanla görmede azalmaya yol açabilir. Kırılgan derisi nedeniyle, Staffordshire Bull Terrier demodikoz gibi bazı dermatolojik patolojilerden muzdarip olabilir, yani bir bölgede saç dökülmesi ve bu ciddi iltihaplanmanın veya hatta piyodermanın (kabuklar, pullar ve hatta cerahatli lekeler) nedeni olabilir. Eğitim İpuçları Bu cinsin istikrarlı olması, istikrarlı olması da önemli. Aslında bu cinse karşı çok katı ya da çok gevşek olmamanız, ikisi arasındaki dengeyi bulmanız gerekir. Dövüşçü bir köpek olarak geçmişi göz önüne alındığında, onun saldırganlığını teşvik etmemek önemlidir. Çok küçük yaşlardan itibaren akranlarına daima alışması için sosyalleşmesini de sürdürmek gerekir. Eğitimlerinin sağlıklı gelişmesine zarar vermeyecek şekilde bedensel ve zihinsel harcama ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Ev yaşamına daha çok uyum sağlasa da, koşabildiği ve enerjisini kanalize edebildiği sürece apartman yaşamına da alışıyor. Staffie, aile üyelerine ve özellikle çocuklara karşı her zaman güvenilir ve şefkatli, çok iyi bir arkadaş ve bekçi köpeğidir. Canlı ve azimlidir, oynamayı sever ama bazen sakinleşmede biraz zorluk çekebilir, aslında bir kas yumağı olmasının yanı sıra bir enerji yumağıdır. Yabancıların önünde çok girişken, hiçbir şeyden korkmuyor. Staffordshire Teriyeri yalnızlıktan hoşlanmaz, bu nedenle ona küçük yaşlardan itibaren yalnız kalmayı öğretmek önemlidir. *** STAFFORDSHIRE BULL TERRIER FCI STANDARTLARI KÖKENİ: Büyük Britanya. RESMİ GEÇERLİ YAYIN TARİHİ STANDART: 24.06.1987. KULLANIM: Teriyer. FCI SINIFLANDIRMASI: Grup 3 Teriyerleri. Bölüm 3 Boğa tipi Teriyerler. Çalışma denemesi olmadan. GENEL GÖRÜNÜM: Pürüzsüz kaplamalı, iyi dengelenmiş boyuna göre büyük bir güç. Kaslı, aktif ve çevik. DAVRANIŞ VE MİZAÇ: Geleneksel olarak yılmaz cesaret ve azim. Son derece zeki ve şefkatli özellikle çocuklarla. Cesur, korkusuz ve tamamen güvenilir. BAŞ: Kısa. KRANYAL BÖLGE: Kafatası: Derin ve geniş kafatası. Dur: Farklı. YÜZ BÖLGESİ: Burun: Siyah. Namlu: Kısa ön yüz. Çeneler/Dişler: Çeneler güçlü, dişler büyük, mükemmel, düzenli ve tam makas ısırığı, i. e. üst dişler alt dişlerle yakından örtüşüyor dişleri ve çeneye dik olarak yerleştirin. Dudaklar: Sıkı ve temiz. Yanaklar: Çok belirgin yanak kasları. GÖZLER: Koyu renk tercih edilir ancak kürk rengiyle bir ilişkisi olabilir. Yuvarlak, orta büyüklükte ve dümdüz ileriye bakacak şekilde ayarlanmış. Göz jantları karanlık. KULAKLAR: Gül rengi veya yarı dikenli, büyük veya ağır değil. Dolu, damla veya kulakların delinmesi son derece istenmeyen bir durumdur. BOYUN: Kaslı, oldukça kısa, hatları giderek genişleyen temiz omuzlara doğru. GÖVDE: Yakın bağlantılı. Üst satır: Seviye. Göğüs: Geniş ön kısım, derin göğüs göğüsleri, iyi yaylanmış kaburgalar; kaslı ve iyi tanımlandı. KUYRUK: Orta uzunlukta, alçakta, bir noktaya doğru sivriliyor ve oldukça taşınıyor Düşük. Fazla kıvrılmamalı ve eski moda bir şeye benzetilebilir. pompa kolu. UZUVLAR ÖN BÖLGELER: Bacaklar düz ve kemikli, oldukça geniş aralıklı, hiçbir şey göstermiyor ayak parmaklarının biraz dışarı çıktığı noktadan itibaren zayıflık. Omuzlar: İyice geriye yaslanmış. Dirsekler: Gevşeklik yok. Ön ayaklar: İyi yastıklı, güçlü ve orta büyüklükte. Çiviler siyah düz renkli köpekler. ARKA BEYİNLER: İyi kaslı. Dışarıdan bakıldığında bacaklar paralel arka. Stifles: İyi bükülmüş. Hocks: Neyse hayal kırıklığına uğradım. Arka ayaklar: İyi yastıklı, güçlü ve orta büyüklükte. Çiviler siyah düz renkli köpekler. YÜRÜYÜŞ/HAREKET: Özgür, güçlü ve çevik, ekonomik çaba. Önden veya arkadan bakıldığında bacaklar paralel hareket eder. Arka ayaklardan fark edilebilir bir sürüş. KABAN : TÜY: Pürüzsüz, kısa ve yakın. Renk: kırmızı, açık kahverengi, beyaz, siyah veya mavi veya bu renklerden herhangi biri beyazla. Brindle'ın herhangi bir tonu veya beyazla birlikte herhangi bir brindle tonu. Siyah ve ten rengi veya karaciğer rengi oldukça istenmeyen bir durumdur. BOYUT VE AĞIRLIK: Omuzlarda arzu edilen yükseklik: 14-16 inç. (35,5 40,5 cm'ye kadar), bu yükseklikler ağırlıklarla ilişkilidir. Ağırlık: Köpekler : 28-38 lbs (12,7-17 kg). Sürtükler : 24-34 lbs (11-15,4 kg) HATALAR: Yukarıdaki noktalardan herhangi bir sapma, bir hata olarak kabul edilmesi ve hatanın ciddiyeti derecesi ve etkisi ile tam orantılı olmalıdır. köpeğin sağlığı ve refahı üzerine. DİSKALİFİYE ETME HATALARI: • Agresif veya aşırı utangaç köpekler. • Açıkça fiziksel veya davranışsal özellikler sergileyen herhangi bir köpek anormallikler. Not: • Erkek hayvanlarda görünüşte normal olan iki testis bulunmalıdır tamamen skrotuma indi. • Yalnızca işlevsel ve klinik açıdan sağlıklı, cins köpekler Tipik konformasyon üreme için kullanılmalıdır.

PetShopTR
bottom of page